klasik ve edimsel koşullanma bağlamında sözlük yazarlarına genel bir bakış atmaktır.
efendim "bilimin ışıgında serimizin" bugunkü konusunu sözlük yazarlarının klasik ve edimsel koşullanma yoluya girdiği entrylere ayırmış bulunuyoruz. hazırsanız baslıyorum.
ivan pavlov: deneysel psikofizyolojinin babalarından, nobel tıp ödüllü, rus bilim adamıdır. kopeklerle yaptıgı deneyleri bilmeyen kalmamıstır.
pavlovun kopekleri deneyi: pavlov mide üzerine çalışmalar yaparken daha eti vermeden kopeklerin salya ürettiğini gordu ve çalışmasını bu noktaya kaydırdı. kısaca deney soyledir. pavlov zili calar kopege et verir. bunu bir kac kez tekrarladıktan sonra gorur ki zili caldıktan sonra et vermesede kopekler salya üretiyorlar.
klasik (tepkisel) koşullanma:
etki tepki prensibi gibi calısır. bir uyarına karsı verilen refleks seklindeki istemsiz yanıttır. cevreye etkisi yoktur. ne yaparsa kendine yapar salyası akar, gözleri dolar falan. akp'nin yaptıgı herseye default olarak bombok olmus diyen insanlar gibidir.
edimsel koşullanma:
pek bilinmez ama skinner'ın faresi vardır birde. bu fare sayesinde edimsel koşullanmayı anlamıs bulunuyoruz.
peyniri almak için bir duzenegi calıstırması gerektigini fark eden faredir. fare aclıktan kosustururken sans eseri bastıgı koldan sonra peynirin düsmesi üzerine her acıktıgında kola basıp peynir alır. daha sonra bir ısık duzenegi yerlestirilir. ısık acıkken kola basıldıgında peynir dusmektedir. ısık kapalıyken ise peynir dusmemektedir. bi sure sonra ısık kapalıyken farenın bi kenarda bekledigi sadece ısık acıkken kolu kullandıgı gorulur. örnegin akp'nin soyledigi "istikrar icin yola devam" sloganı edimsel kosullanmayı kullanmaya calısmaktadır. daha onceki birkac denemede koalisyon hukumetlerinden agzı yanan vatandasa yasadıkları hatırlatılır, bu konuda kotu deneyimleri olan vatandas; su anda cevresinde olup biten sansur yasak heykel yıkımı vb. seyleri umursamaz ve gider muhru basar.
sözlük yazarlarıyla bu konunun ne alakası vardır.
entrylere baktıgımızda ayan beyan ortada olan bazı gercekleri yüzünüze vurmak istemezdim ama mecburum. zira entryler ekseriyetle serebral korteksden bagımsız, bir motor aktivite olarak girilmektedir. sozluk yazarı icin yolda yurumekle entry girmek arasında fark yoktur. nerdeyse butun hayatını goruslerini serebellum uzerinden kontrol etmektedir.
her duruma uygun ezberlenmiş cümleleri olan yazarlardır bunlar. ataturk'ü sorsan hemen "o olmasaydı sarısın mavi gozlu turkce konusamayan cocuk olurdun yada doğmamıs olurdun" falan derler. bir başkası hemen yetişir ezberledigi cümleyle koşullanmış bir halde "müslümanlara zulmetmiş bir diktatordü" derler. yada ne biliyim eger daha once vermedigi bir cevap verecekse serebellum hemen kendisine ilk akla gelen üç dört secenegi sıralayı verir. en populer olanı hemen kullanır ve dert tasa kalmaz. cunku bunyesi artık geriye kalan tek sorunla cebellesmektedir, fotosentez yapmak, evet bunuda yaparsa artık yasamak için calısmasına nefes almasına bile gerek kalmayacaktır.
simdi biraz daha somutlastıralım. bir baslık goruyorsunuz ve gorurgormez ıyy igrenc yada sukela veriyorsanız tepkisel kosullanma içindesinizdir. biri hosunuza gitmeyen bir cümle kurdugunda, bu konuda düşünmeden verdiğiniz tepki klasik kosullanma sonucudur. nefretle doluyorsanız, kendi kendinize bunlar orospu cocugu diyorsanız... yada tam tersi pavlovun kopegi kontejyanından leningrad universitesine girebilirsiniz.
eger bununla yetinmiyorsanız. hemen ardından tam tersi anlamda baska bir baslık acıyorsanız. ve sizin turunuzden olan diger kopeklerden sukela alarak dogru yolda oldugunuz yolunda sartlı uyaranınızı almıssanız. bu edimsel kosullanmayala 10 tane daha acacak gucu kendinizde hissedersiniz ve bunun için azot fosfat falanda lazım değil cok kafanızı kullanmanıza gerekyok devam edin. edimsel kosullu sukelalarınızı alın.
baslık entry ornekleri ve meali su sekildedir.
+baslık: sozluk yazarlarının en sevdigi ülkeler (bunu acan bunye muhtemelen su anda fotosentez yapıyor)
-entry: türkiye (senin beyin ölümü gerceklesmiştir. hatta su anda iceriye gidiyor olabilir. Beyyyy..?)
-entry: ispanya, yunanistan vs vs. (boyle bi konuya neden entry giriyim ki sorusunu sormadan yada bu baslıga gulmeden.. var olan bir ülke ismini entry girebilen kişinin beyninde kıvrım bulmak nobel tıp odulu almanıza vesile olabilir. lan neticede dunya uzerindeki ulkeler belli popoa yeni gine yazsan nolacak cıgır mı acacan bu alanda?)
-entry: siktiralya, hastırulanya, skimiye gibi ulkeler tepki olarak yazılabilir, neticede bunlar korteks urunleridir.
+başlık: ataturk istese recep tayyip erdogan dogmazdı
(keske bir bitki olsaydın en azından glikoz ve oksijen uretebilirdin diyip gecmek gereken, kafasındaki buyuk boslugu kendine bile itiraf edemeyip aslında ben trolluk yapıyorum diye kendini avutan yazabilen canlıdır)
-entry: (bknz:baslık sıctım nasıl olmus)
(bir onceki entry orneginden farklı olarak bu baslıgı elestirmek icin bile entry girilmez, cok iyi bir edimsel kosullanma ornegidir)
-entry: hezeyan içindeki kemalist züppe sacmalaması
(bu yazar ısıgın yandıgını goren fare gibidir hemen peynirini almaya kosar. yazıya kızmıs falan da degildir. kolayca entry girebilecegi bir fırsat bulmustur cok mutludur. bişey demiş gibi gorunur ama aslında yaptıgı argumentum ad hominemdir. absurt bir mantık hatasıdır. en onemlisi aslında 1 sn bile dusunulmeden kurulmus bir cümledir.)
kendime not: sonra devam ederim nasılsa sadece kendim okuyacam