yalnızlık kimsesiz kalmak değildir, yalnızlık gerçekten sevdiğiniz ve değer verdiğiniz birini kaybedince binlerce dost ve akraba arasında gidip sohbet edecek ve sizi anlayabilecek biri, kafanızı koyabileceğiniz omuzu bulamamaktır. bütün bu ilişkilerin, eskiden o kadar mantıklı gelen arkadaşlığın değeri kaybolmasıdır. ansızın... kendinizi bu dünyadan koparılmış bulmak. kalabalık meydanı geçerken bütün bu gürültülerin, ışıkların, insanların ortasında sessizliğe, hareketsizliğe kapılmaktır.
vakit geçtikçe acının gitmesini söylenir, hiç de öyle değildir. vakit geçtikçe içiniz hissizleşir. hepsi bu. acı hep orada ama uyuşuk halde. aslına bakarsanız acı hiç gitmez, zamanla sızmaya başlar sonra yavaş yavaş bu da sakinleşir, sonra ise alışırsınız. içiniz boş olur.
hissedemiyorsunuz. vücudunuzdan çıkıp hayatınızı film gibi izliyorsunuz. çok acı bir durum ama yapacak bir şey yok. her gece dua edersiniz.
tanrım, neden bu kadar acıtıyorsun, o kadar günahkar mıyım... o kadar kötü biriyim mi...
ve bu yalnızlık sadece ruhi bir işkence değil, fiziksel acı da verir. boğazınızı, gözlerinizi, kemiklerinizi... tüm organlarınızı sızım sızım hissedeceksiniz.
Benim bildiğim yalnızlık bu işte.