yarışma sonunda, ödül görüldüğünde bütün şiir yazma hevesini kaçıran durum.
okulumda şiir yarışması vardı; sürpriz ödül var demişlerdi, ben de o heyecanla bir şiir yazdım hocalar beğenmişti baya. okul kürsüsüne beni çağırmışlardı ve ödülü verdiler, bir de ne göreyim! evimde nerdeyse koleksiyonunu yaptığım Montaigne'den Denemeler. ulan hadi kitap aldınız** bari çok bulunmayan bir şey alın da okuyalım. şiir de şöyleydi arşivlerden buldum biraz araştırarak:
(bu arada, şiirin adı yok)
yıllarca dilden düşmeyip,
hergün tekrar katledilen barış!
siyahi bir çocuğun, beyazla paylaştığı ekmek misin?
yüzü maskeli, eli taşlı bir çocuk mu yoksa?
aynı gezegende ve aynı yıldızların altında yaşayıp,
koparıp ağacın dalından dostluğu, kardeşe saplamak mısın ?
parmaklıkların ardından hasretle bakıp,
memlekete şiir yazmak mı yoksa ?
de ki dostum,
barış, annesini kaybedince çekilip bir köşede ağlayan çocuktur.
eski bir dosttur, unutulduğu halde unutmayan.
yenmediği halde saklanan kokmuş bir yemektir barış.
de ki,
barış, kalemi elinden alınmış bir ressamdır,
tozlu bir kitaptır, yıllarca rafta okunmayı bekleyen.
öğrencisi olmayan köy okulunda bir öğretmendir barış.
ve sen, doyumsuz insan!
gece yarısı bir başına kalmış bir kurt kadar açken miden,
sen misin bahseden barıştan, cennet misali hayali günler için?
şimdi sen,
yaralarının verdiği acıyı körükleyerek mi büyüteceksin çocuklarını?
onlara kin ve düşmanlık duygularının olduğu bir dünya,
dostluğun mazide kadığı bir rüya mı hazırlayacaksın?
aklıma takılıyor,
hangi çocuk haketmez ki barışı?