dar zihniyetli birinden , geniş o kadar geniş ki kendi zihninde boğulan bir zihniye cevaben;
yıllar öncesinde Seyid Ahmet Arvasi bu mes'eleyi "doğu anadolu gerçeği" kitabıyla bilimsel ve teknik açılardan değerlendirmiş ve özetle şöyle izah etmiştir,
Arvasi, Kürtçe diye bir dil olmadığını, bölgede konuşulan ağızların
Türkçe-Farsça-Arapça kırması garip bir ağız olduğunu ifade ederek
önemli bir noktaya dikkat çeker:
Herkesin rahatça müşahade edeceği üzere bugün Doğu ve Güneydoğu
Anadolumuzda yaşayan halkımızın çoğunluğunun konuştuğu dil kesin
olarak Türkçedir. Ancak, yol ve okul götüremediğimiz ve kültür
merkezlerimizle irtibat sağlayamadığımız bazı vatan topraklarındaki
vatandaşlarımız, bazen Kurmançi, bazen Zazaki, bazen Gorani, bazen
Sorani, bazen Lorani denen ve hepsine de ortak olarak Kürtçe tabiri
yakıştırılan ağızla konuşmaktadırlar. Ancak hemen belirtelim ki bu
ağızları konuşan gruplar birbirlerini anlamamaktadırlar. Hepsinde
ortak olan tek şey: Yek, dü, se, çar, penç diye başlayan ve devam
eden Farsça sayı sistemidir. Oysa etnolojik araştırmalar göstermiştir
ki en ilkel dilin bile kendine mahsus bir sayı sistemi vardır. Herkes
rahatça müşahede etmektedir ki emperyalistlerin ve bölücülerin
;Kürtçe; diye tabir ettikleri ağzın böyle bir hususiyeti yoktur. Bu
durum bile zorlama bir dil ihdas etme gayretlerini ortaya koymaya
yeter. Bize göre Kürtçe tabir edilen ağız, kültür temaslarımızın
emperyalizme dönüşmesinin acı bir meyvesidir. (3)
yanisi, kürtçeyi dilbilimi açısından değerlendirdiğimizde bunun yöresel veyahut folklorik bir ağız olduğunu görüyoruz.
hülasatül hülasa, herkes istediği şiveyi veya herneyi konuşursa konuşsun Türkiyenin resmi dili türkçedir Atatürk'de dil ile ilgili uzun sohbetlerinin birinde şöyle söylemektedir ;
"Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. 1931. vesselam.