ah ulan ah nereden başlayıp nasıl anlatsam dediğim nesil. Madem herkes bir şeyler ekledi, bize de o zamanlar gönlümüzü uçurtma gibi uçuran bi şeyi anlatmak farz oldu.
O zamanlar gecekondular vardı, komşunun çocuklarıyla toplanır kıyasıya maç yapar, arkadaşlardan bi tanesinin annesi maçın ortasında oğlunun sırtına havlu sokardı, uyuz olurdum. Akşamleyin yemekler yendimi yeni yapılmakta olan inşaatların boş katlarından yola dökülmüş inşaat kumuna atlardık sırayla, ortalığı yıkardık. Alman kale maçta topa abanan öküz topu kıl bi amcanın damına atardı, hep beraber dama çıkar su depolarının içıne işerdik. Bi taraftan ''soğuuuk sudaaan içeen." diye anırır, bi taraftan pazardaki tezgahlardan domates araklardık. Bu aylarda favorimiz akasya ağaçlarıydı, kuduz gibi akasya yerdik. Sonra deniz mevsimi gelir, trenle denize kaçardık...
Ah ulan ah anlat anlat bitmez biz manyak bi nesildik, ben bahçemizdeki incir ağacını çok özledim...