zamanında abimin başından geçmiş olan bir olay. evlendikden birkaç sene sonra abimin eski neşesini özlemeye başlamıştık. eskiden gülümseyerek merhaba diyen adam gitmiş yerine gözlerini bile bize değdirmeden merhaba diyen bir adam gelmişti. aynı apartmanda oturduğumuzdan dolayı akşamları yengemle kavgalarını duyuyorduk. bir zaman sonra yengem evi terk etti. abim 8 ay öylesine bir hayat sürdü. gündüzleri işinde akşamları ise kendi katında kimseyle konuşmayan, kapıyı çalsakda açmayan, insanlardan kaçan biri olmuştu. yengem ise babaevinde hala şartlarını bize iletmekle ve " bunlar olmazsa katiyyen dönmem havalarında" dolanan bir despotu oynuyordu. birgün abimin bana gülerek merhaba dediğini farkettim. nasıl olduğumu bile soruyordu. bu günlerce sürdü, babam annemde bu değişime seviniyorlar ama olayın iç yüzünü anlamaya çalışıyorlardı. Annemin uzun sıkıştırmaları sonucunda ; boşanmak istediğini hayatına başka birinin girdiğini anlatmış. ailem ilk başlarda ne kadar terslesede dediğinden vazgeçmedi. boşanma haberini alan yengem daha bir ılıman daha bir uzlaşmacı kişiliğe büründü. ama ne fayda, boşanma davası açıldı ve şuan bile sürüyor. Abimin diğer kızla olan ilişkiside sürüyor ve bitecek gibide gözükmüyor.
şimdi bu kadar olaydan sonra bir insanı tekrardan hayata döndüren birine kaşar etiketi vurmak ne kadar doğrudur sizin vicdanınıza bırakıyorum. kadınlar veya erkekler öncelikle evliliğin bir ele geçirme zaferi olmadığını bilmeleri gerekiyor. eğer insan kendini çok vazgeçilmez görmeye başlarsa inanın ki, ilk vazgeçilen kendisi oluyor. Haa derseniz ki senin hikayen milyonda bir olur; olsun olsunda milyonda bir olsun.