birgün gazetesinden sevgili süha alparslan'ın güzel bir yazısıyla izlemeye çağırdığı film:
Devrimden sonra
"Daha önceki iktidarlar tarafından emperyalist ülkelere söz verilen 120 milyar dolar, halkımızın eğitim ve sağlık gereksinimlerine ayrılacaktır.
iç borçlar silinmiştir. Sosyalist iktidarımız 130 katrilyon TL'lik bir borç devralmıştır. Bu miktarın büyük bir bölümü devletin büyük sermaye sahiplerinden aldığı yüksek faizli borçlardan oluşmaktadır. Yıllarca devlet, patronlara parayı kredi olarak ucuza vermiş ama aynı patronlardan yüksek faizli borç almıştır. Bu borçların geri ödemesi kesin olarak durdurulmuştur.
Kamuda ya da özel sektörde ücretli olarak çalışan vatandaşların bankalara ya da başka kuruluşlara olan her tür borçları faizi ile birlikte silinmiştir"
işte bu...
Hayal etsenize, memleket nasıl rahat bir oh çeker
Sosyalist iktidardan önceki "Bir avuç zorba, oligarşi" dışındaki hemen herkes...
isteyen namazını kılar, isteyen Cemevi'ne gider, isteyen 'bana ne ahiret işleri' der, isteyen kapanır, isteyen açılır...
Her milliyetten, her etnik kökenden bütün halklar, topluluklar kendi kültürünü geliştirir, anadilini geliştirir, farklılıklar zenginliğimiz olur.
Yukarıda alınan acil ekonomik tedbirlerle milli gelir dağılımındaki muazzam eşitsizlik süratli bir şekilde normale döneceği için halkın alım gücü artar, üretim artar, üreticinin ürünü gerçek mali karşılığına kavuşur.
GDO'lu ürünlerin ülkeye girişi yasaklanır, nişastadan şeker üreten Amerikalı firmalar olanca hızlarıyla ülkeyi terk eder.
Şeker fabrikalarının paletleri çalışmaya başlar, emperyalistlerin kota koyduğu, ekilmesini yasakladığı tütünü üreticiler yüzyıllardan beri bildikleri şekliyle ekmeye devam ederler.
Fındık üreticileri, Fatsa örneğinde olduğu gibi tefecilerden kurtularak kendileri için üretim yaparlar.
Topraksız köylüler, marabalar kendi topraklarına kavuşur.
Devlet Planlama Teşkilatı üretimi, teşvik edilecek sektörleri laf olsun diye değil ülkenin gereksinmelerine göre planlar.
ithalata dayalı ihracat ekonomisinden vazgeçilir.
Üretim ilk önce ülke içinde paylaşıldıktan sonra, kalanı ihracata gider.
Ülke yenilenebilir yeşil enerji kaynaklarına yönelir.
Taşımacılıkta demiryolları, hızlı trenler, metrolar ön plana çıkar.
Eski iktidarların silahlanma politikaları terk edildiği, NATO vs gibi paktlardan çıkıldığı için savunma, saldırı harcamaları düşer, ordu sadece dış güvenlikten sorumlu olacağı için, ülke komşularıyla barış içinde bir arada yaşama felsefesini benimsediği için, ordu birkaç yüz binlik nüfusa düşer. Emniyet teşkilatı baştan aşağı tamamen değiştirilir, düzenin polisinin yerini halkın polisi alır.
Oksijeni artan insanların ülkesi Türkiye her türlü şovenizmden uzak, barışçı, paylaşımcı politikalarıyla eski iktidardaki ";Bir avuç zorba, oligarşi" dışında bütün sosyal sınıfları, her milliyetten halklarıyla mutlu, müreffeh, ilelebet payidar olur.
"Devrimden Sonra" Nazım Hikmet Kültür Merkezinin yapımını üstlendiği bir film.