insanı tanıma sanatı

entry9 galeri
    3.
  1. 318 sayfadır. *

    devamı:

    insanı tanımaya yönelik araştırmalarımızın çok geçmeden ortaya koyduğuna göre, günümüzde sıklıkla karşılaşılan ruhsal anormallikler, komplikasyonlar ve yetersizlikler, gerçekte normal diye nitelediğimiz insanların ruh yaşamlarına yabancı hiçbir öğeyi içermemektedir. Ruhsal anormalliklerde de normal ruhsal yaşamdaki aynı öğe ve durumlarla karşılaşmaktayız; ne var ki, bunlar daha kaba hatlarla ve daha belirgin olarak açığa vurur kendilerini ve daha kolay teşhis edilirler. Bu da bir avantaj sağlar bize; ruhsal anormalliklere dayanarak gerekli bilgiler edinir ve anormal ruhsal yaşamla normal ruhsal yaşam arasında karşılaştırmalara giderek birtakım deneyimler kazanır, nihayet ilgili deneyimlerden yararlanıp, normal durumları daha iyi kavrayabilecek yeteneğe kavuşuruz. Bu da her mesleğin insandan istediği egzersizden fazla bir şeyi gerektirmez; ancak, bu alanda kendimizi vererek çalışmamız ve hiçbir vakit sabrı elden bırakmamamız şarttır.

    Ruhsal anormalliklerin bize öğrettiği ilk şey, insanın ruhsal yaşamının olumuşunda en güçlü dürtü ve uyarıların ilk çocukluk çağından kaynaklandığıdır. Hani gerçekte pek gözde büyütülecek bir keşif değildir bu; çünkü benzeri görüş ve düşünceler çeşitli dönemlerde çeşitli bilgin ve araştırıcılar tarafından savunulagelmiştir. Ancak, bizim insanı tanıma sanatında yeni olan şey, çocukluktaki yaşantı, izlenim ve davranışları bireyin daha ilerideki durum ve davranışlarıyla karşılaştırarak, çocukluktaki ruhsal yaşamla daha sonraki ruhsal yaşam arasında bağlayıcı bir ilişkinin varlığını saptamamızdır. Bu çalışmalar sırasında ele geçirdiğimiz çok önemli bir bulgu da şudur: Ruhsal yaşamdaki olaylara asla bir bütünlüğü içeren kendi içinde kapalı birimler gibi bakılamaz; bunları kavramak istiyorsak, ruhsal yaşamdaki olayları ayrılmaz bir bütünün parçaları gibi ele alıp insanın devinim çizgisini, yaşam modelini ve yaşam üslubunu saptamamız, çocuklukta izlenen yolun gizli amacının daha ileriki yıllarda izlenen yolun gizli amacıyla özdeşliğini kabullenmemiz mutlaka zorunludur. Kısaca, araştırmalarımız şu noktayı şaşılacak bir açık seçiklikle ortaya koymuştur: Bireydeki ruhsal devinim hep aynı kalmakta, ruhsal olayların dış görünümü, somutluk derecesi, dışavurum biçimi değişmesine karşın, temeller, amaç ve dinamizm, kısaca ruhsal yaşamın amaç doğrultusunda devinimini sağlayan tüm öğeler değişmeden varlığını sürdürmektedir. Diyelim bir hasta var da, karakterinde bir korkaklık özelliği saklı yatıyor, güvensizlikle dolup taşıyor içi, başkalarından kendini soyutlamaya sürekli çaba gösteriyor; bu durumda, hastanın adı geçen karakter özelliklerini henüz üç, dört yaşındayken edindiğini, ne var ki bunların o yaşta bir sadelik ve yalınlık taşıyıp daha kolay saptanabildiğini kanıtlayabiliyoruz.
    3 ...