türk milletinin güreşe olan ilgisi anadolu serüveninden önceye dayanmakla birlikte, abdülaziz in ilgisi ve sevgisi olmasa idi büyük bir ihtimalle ata sporumuz olarak bugünki yerinde ve değerinde olamayacak ve büyük bir ihtimalle türk güreşinin ölümsüz isimleri olan adalı haliller, koca yusuflar yetişemeyecek, avrupa ve amerika türk ün müthiş gücüne şahirlik edemyecekti. tabii ki bu tarihi serüven yaşanmayınca da ülkemizde yaşar doğular yetişemeyecek, olimpiyatlarda ülkemizin gururu haline dönüşen altın madalyalar kazanılamayacak ve türk bayrağı dünya milletlerinin arenasında göndere çekilemeyecekti.
bu gerçekleri gelin tarihin notları arasından tek tek cımbızlayalım.
odmanlı döneminde anadolu da karakucak, rumeli de ise yağlı güreş vardı.
köy meydanlarında, düğünlerde, şenliklerde güreş tutulur ama güreş spor branşı olarak görülmez, daha çok bir güç ve nam vesilesi olan seyirlik bir eğlence olarak adledilirdi.
yağlı güreşin en büyük gösterisi hiç kuşkusuz o dönemde de kırkpınardı ama padişahların önünde yapılan huzur güreşleri de çok önemli bir güreş arenası idi.
huzur güreşleri hakkında bildiklerimiz arasında güreşe çıkan dönemin en yiğit pehlivanlarının kesinlikle padişahın yüzüne bakamadıkları, güreş tutarken padişaha sırtını dönemedikleri ve rakiplerinin de sırtını padişaha döndüremedikleri yer alır. bir diğer huzur güreş i geleneği de naralanmanın yasak olmasıdır.
huzur güreşleri güreşe meraklı olan üçüncü selim zamanında başlamıştır.
o dönemlere ait güreşçiler arasında ahıskalı mahmud, ikinci mahmud un saya ocağında görevlendirilen suhteoğlu mehmed, gostivarlı iskender, prizrenli olise sayılabilir. gostivarlı ile prizrenli nin tepedelenli ali paşa tarafından arnavutluktan istanbul a getirildiğini ve yaşlanan ahıskalı mahmud dışında rakiplerinin olmamasının ikinci mahmud u rahatsız ettiği bilinir. o dönemde padişahın en güvendiği pehlivanlardan biri padişahı üzer bir şekilde ordusunun başında tuna boylarında olan pehlivan ibrahim paşa dır.
ikinci mahmud un arnavut güreşçilere rakip arayışı, hüdavendigar ve kocaeli mutasarrıfı ahmet paşa nın bursa atıcılar meydanında suhteoğlu mehmed i keşfi ile sonuçlanır.
150 okka çeken suhteoğlu, 12 haziran 1812 cuma günü çinili köşk önündeki meydanda ikinci mahmud u heyecan içinde bırakan bir güreş sonunda prizrenli olise yi yener.
26 haziran 1812 de çağlayanlarda ki köşkün bahçesinde yine ikinci mahmud un huzurunda gostivarlı iskender i sırtüstü yere vurur.
gostivarlı tam tatmin olmayınca iki pehlivan bu kez 10 temmuz 1812 de yıldız sarayında güreş tutar ve gostivarlı, suhteoğlunu asla yenmeyeceğini anladığı güreş sonunda pes ederek, memleketine döner.
suhteoğlu altı ay içinde padişah tarafından verilen zuema ve pehlivan-ı devlet suhteoğlu mehmed ağa ünvanı ile memleketine dönmüştür.
fakat ikinci mahmud 1826 da yeniçeri ocağını kaldırdığında türk güreşinin yükselişi de bıçak gibi kesilecektir.
bektaşi tekkeleri ile birlikte kapatılan pehlivanlar tekkesi türk güreşini neredeyse bitişin eşiğine getirir.
ikinci mahmud reformları uğruna türk güreşinin kan kaybetmesine göz yummuş, kendisinden sonra gelen abdülmacit ise güreşe hiçbir ilgi duymadığından huzur güreşi dahi tertip ettirmeyerek bu düşüşü iyiden iyiye hızlandırmıştır.
taki genç şehzade abdülaziz kurbağalı dere deki köşkünde ve ayazağa daki kasrında güreş musabakaları tertip ederek, güreşe karşı olan büyük ilgisini ve sevgisini doyurmaya çalışıncaya kadar.
valiler genç şehzadenin güreş sevgisini bildiklerinden yörelerinde yetişen en iyi pehlivanları saraya göndermeye başlar.
tuna valisi mithat paşanın gönderdiği arnavudoğlu ali pehlivan(aslen kastamonu ludur.) bunlardan biridir.
güreşriken rakiplerini kıspetinin içinden yakaladığı için kazıkçı namı ile anılan akkoyunlu kara bekir de devrin en ünlü pehlivanlarından biri olup, memleketi sivas tan abdülaziz e gönderilen pehlivanlardan bir diğeridir.
abdülaziz 25 haziran 1861 de tahta çıkınca valiler arasında pehlivan arama yarışı iyice hızlanmıştır.
işte bu dönemde sarayda yenilmedik pehlivan bırakmayacak olan amasyalı keçeci kasım abdülaziz huzurunda güreşmeye istanbul a gönderilir.
aslen karakucakcı olan ve yağlı güreş hakkında hiçbirşey bilmeyen keçeci ilk huzur güreşinde peşpeşe arnavutoğlu ali yi ve kavasoğlu ibrahim i yener.
abdülaziz bu galibiyetlerden haberdar olunca, çok heyecanlanır ve keçecili kasım ın bir an önce huzurunda güreş tutmasını ister.
o döneme ait en ilginç anekdotlardan biri de keçecili nin onu yenemeyeceklerini düşünen pomak pehlivanlar tarafından zehirlenmesidir.
bir gece içinde bilinmeyen bir sebeble keçecinin tüm vücudunu yaralar ve kaşıntı sarar.
iyileşemeyeceği anlaşılınca memleketine gönderilmiş, orada da vefaat etmiştir.
tuna valisi mithat paşa önce yörük ali pehlivanı, sonra da meşhur makarnacı halil pehlivanı bulup, saraya takdim eder.
makarnacı attığı tırpanlarla hem abdülaziz in sevgisini hem de huzur güreşlerinin en büyük pehlivanı olma şerefini kazanmıştır.
abdülaziz in tırmanan güreş sevgisi kavasoğlu ibrahim in akrabası olan kel aliço yu türk güreşine kazandıracaktır.
kel aliço huzur güreşlerini tercih etmek yerine kırkpınar a yönelecek ve 27 yıl aralıksız kırkpınar baş pehlivanı olacak ve 55 yaşına kadar er meydanından çekilmeyecektir.
abdülaziz 1867 yılında fransa ve ingiltere ye yaptığı ziyaretlerde 59 kişilik mahiyeti içine arnavudoğlu ali ve kara ibo isimli pehlivanları da almış, avrupada güreş tutmasalarda endamları ile konuşulmayı ve ilgiyi üzerlerine çekmeyi başarmışlardır.
abdülaziz dönemine ait bir ayrıntı vardır ki zaman zaman söylenen abdülaziz in güreş tuttuğuna dair tarihsel gerçekliği olmayan dedikodulardır.
dönemin şehidi ve türk güreşinin önemli pehlivan ve hocalarından olan suyolcu mehmed(1840-1947) padişahın ne şehzadeliği ne de padişahlığı döneminde güreş tutmadığını, zaten yüzüne bakamayan ve ona sırtını dönemeyen güreşçilerin padişahları ile güreş tutmasının padişah istese de mevkisi gereği mümkün olmadığı yönlüdür.
huzur güreşleri abdülaziz in tahtan indirilmesi ile son bulmuş fakat abdülaziz in türk milletine kazandırdığı güreşçiler
yeni güreşçiler yetiştirecek, pomak güreşçilerinden biri olan pomak osman ın öğrencisi koca yusuf avrupayı ve amerikayı kendine hayran bırakacaktır.