ucube diye hor görülen heykeller bir bir devrik hale getirilirken, henüz daha işin başında müdahale ederim yıkılmasınlar diye.bütün ağırlıklarını yerçekimine dayayarak 90 derece açıdayken geniş açıyla yakalarım. böylelikle sıfıra yakın müdahil kuvvet etkisiyle işi bitirmek müthiş bir haz verir bana ...yani topluma yararlılık hissi...hey yavrum heey!.. sonra heykellerin başını okşayıp "nereye aslanım, heheyy, böyle bırakıp gitmek yakışıyor mu sana" serzenişiyle gururlarını okşadığım çok olmuştur..sonra da o dev kütlelerin gözyaşlarını saydığım kucağımdaki kazanlarda..neyse..
şimdi düşünüyorum da istanbul'da önümüzdeki yıllarda en az 7 şiddetinde bir deprem bekleniyor, doğru mu? böyle acı bir gerçek tokat gibi yüzümüze şaklarken, bakıyoruz sayın başbakan çılgın proje peşinde koşan yarışmacılar gibi. şu hani bi' fikrim var saçmalığıyla televizyonlarda garip garip makinelerini tanıtan insanlardan... deniz kumuyla yapılmış, demirsiz, çimentosuz, projesiz kağıt gibi evler bu istanbul sokaklarında insanların deprem anında katilleri gibi dururken ve milyonlarca insanın öleceği bilinirken ciddi ciddi deprem çalışmaları yerine şov peşinde koşan bir başbakan.
+ allah akıl fikir versin