çok yönlü gazetecimiz kürşat başar ın ülkemizdeki trajikomik gerçekler üzerine yazdığı çeşit çeşit denemelerinden oluşan 2006 eseri. içerisinde, okurken gülümseten hatta püfff dedirten , medyadan, tv den ve reklam sektöründen ilginç örnekler bulunur.
--spoiler--
benim yazmaya başladığım yıllarda insanın yazar olması için aklını peynir ekmekle yemiş olması lazımdı. ne iş yapıyorsun diye sorana, " yazarım, " dediğiniz zaman, " tamam kardeşim yaz da, meslek ne onu soruyorum." derlerdi. insanın kitap yazarak geçinmesi bir fanteziydi. yani on yıl önce biri çıkıp bana, " günün birinde herkesin bir kitabı olacak, herkes kitap yazacak, kitap yazmak çok havalı birşey olacak," deseydi gülerdim.
bir de şimdi bakın. birbirinden havalı kitapçılarımız avrupa' daki örneklerini aratmıyor. kitapçılara neredeyse hergün uğruyorum da yine yetişemiyorum. neredeyse popstar finalinden son anda elenen adayın hayatı bile ertesi gün kitap haline geliyor.
bir zamanlar hiç unutmuyorum, "neden bizde anı yazılmıyor," tartışmaları yapılıyordu. meğer millet anılarını bekletirmiş. hani biri yazsın da biz de yazalım diye bir öncü aranırmış. şimdi herkes anılarını kaleme alıyor. kendisi almazsa onun yerine bir başkası alıyor. ölmüşse arkasından yazıyorlar. hatta bana öyle gelmeye başladı ki hiç doğmamış insanların bile anıları yayınlanıyor. **
--spoiler--
günümüzde mankenin, şarkıcının, kalecinin, genel yayın yönetmeninin, illa ki yazar olmayan bünyelerin gazetelerde köşe yazarlığı yapmalarına da vermiş veriştirmiştir.
türkçeyi düzgün kullanan ender yazarlarımızdan biri olması bakımından, kürşat başar okunmalıdır.
(bkz: başucumda müzik)