çok çok enteresan bi maç oldu doğrusunu söylemek gerekirse. hani nasıl izlediğimi de çok iyi bilmiyorum açıkçası. zaten 2 günlük estonya tatilinin üstüne eve harap döndüğüm için mal gibiydim, üstüne üstük takımın ilk yarıdaki oyunu da uykumu tetikliyodu.
önce digiturkwebtv'ye sallayarak başlamak istiyorum. hd izle diye bir seçenek var madem, bunu kaldıramıyorsanız koymayın birader! hd yayın 3 dkda bir kesilerek canıma tak ettiği anda normal yayına döndüm, ordan 2600kbps ile çatır çatır izledim. bunun mantığı nedir bana birisi açıklasın.
neyse gelelim maça. maçın başlamasıyla birlikte zaten bir şeylerin farklı olduğu anında belli oldu. takım yeteri kadar basamıyor, yeteri kadar da top yapamıyordu. ilk adam gibi bucaspor atağı da gol getirdi. burada tabii ki dikkati abdülkadir özgen'e çekmek lazım. almanyada fundamental aldığı çok belliydi kendisinin. sağlam topa basıyor, driplingi düzgün, hızı ve fiziği türkiye ligine bir kademe üstün. tek eksiği kondisyondu belli, o da sakatlıktan dolayıyımış. 90 dk sahada kalabilecek kondisyonu olsa fenerbahçe'nin maçı kazanması çok zordu. ne zaman ki o çıktı, fenerbahçe topu bucaspor yarı sahasına rahatlıkla yıkmayı başardı.
takım olarak fenerbahçe'nin tam tabiriyle hiçbir sik yapmadığı bir ilk yarı izledik. tek olumlu hareket gol oldu zaten. rüzgarı o kadar arkasına alan bir takımın, kapanan bir takım karşısında daha fazla uzaktan şuta başvurması gerekirdi diye düşünüyorum. zaten kaleci kolpa, yaradana sığın gönder kaleye. özellikle bu havada mehmet topuz'dan bir gol bekledim ama olmadı.
maç öncesinde emre belözoğlu'nun uzak mesafeden atacağı şutların tehlike yaratabileceğini, hatta golle sonuçlanabileceğini söyleyen altan tanrıkulu ve maçın adamı olsa olsa abdülkadir veya alex olur diyen cenk işler haftanın kahinleri sıralamasında üst sıralarda yer alacak kesinlikle.
neyse ikinci yarı başladı, bir gol daha geldi. zaten gömülmüşüm koltuğa, daha da gömüldüm. saate baktım yaklaşık yarım saat var. içimden "60'a kadar gol atarsak maç döner, yoksa sittin sene dönmez" diye geçirdim. önce penaltı oldu. penaltının doğruluğunu yanlışlığını tartışamam. ama hem orta hakem, hem de yan hakem aynı anda penaltıya hükmettiği için makul bir karar olduğunu düşnüyorum.
bünyamin gezer satılık diyen galatasaraylılar için ufak bir hatırlatma: kendisi galatasaraylı olmakla birlikte, sizin düşme potasından uzaklaşmanızı sağlamak için böyle bir karara imza atmış olabilir, ne dersiniz ha canlar?
doktor'un penaltıdan yazacağı belliydi zaten, çok emin geldi topa. ama attığı kafa golü ruh hastası bir goldü kesinlikle. o ana kadar uyur şekilde maç izleyen ben de uyandım zaten.
maç boyu hiçbir olumlu hareket yapmamış olan semih şentürk'ün güiza'ya attığı pas ise on numaraydı. daniel gonzalez güiza'nın bu pozisyonu gole çevirmesine bir müddet inanamakla birlikte, attığı gole çok sevindim. bu tarz düşüş içerisinde olan bir adamın hayatta belini doğrultabilmek için böyle bir şeye ihtiyacı vardı ve futbol şansı onun yanındaydı. demek ki kafa olarak kendisini bu maç için hazırlamış. yoksa oyuna girer girmez o deparı atıp, boş pozisyona kaçıp o golü atmak için çok ballı olmanız gerek. e güiza'nın da bahtsız bedevinin önde gideni olduğu bir gerçek. inşallah bu golle birlikte morali düzelir ve kendisini toparlamayı başarır. iyi bir güiza yine de mamadou niang'ı kesemez. ama her zaman iyi bir alternatif olabilir.
andre santos'un bu tarz golleri ise zaten trademark artık. kendisini oyuna verdiği takdirde müthiş bir oyuncu ve ligin ikinci yarısında ortaya koyduğu oyun gerçekten çok iyi.
aykut kocaman'ın caner erkin tercihini anlayamamış olanlar olabilir. şöyle düşünmek lazım; mutlaka kulübede de oyunu değiştirebilecek bir oyuncunun olması lazım. e miroslav stoch bu bakımdan eldeki en iyi alternatifti. haa ama tabii, baştan oyunda olsa iş bu kadar sıkıntıya girer miydi, orası da ayrı bir soru. ancak hoca demek ki stoch'un kısa süreli patlayışından ve oyuna getirdiği hareketten yararlanmak istiyor. buna da eyvallah.
neticede önemli olan bu maçtan öyle veya böyle 3 puan almaktı. bu maçın son yarım saatindeki istek her maçta ortada olursa, bu takım şampiyonluğu bırakmayacaktır.
bucaspor umarım bir mucize eseri kümede kalmayı başarır çünkü fenerbahçe'yi bu kadar zor duruma sokan başka hiçbir takım olmadı ligin ikinci yarısında. oyun anlayışları belki müthiş değil, ama etkili. saygı duyulacak bir mücaedele ortaya koydular, 4-3 geriye düştükten sonra bile ellerinden geldiğince oyunlarını oynamaya ve yüklenmeye devam ettiler. bir iki oyuncu dışında gereksiz sertliğe başvuran oyuncuları da olmadı.
son sözüm de her fenerbahçe galibiyetinden sonra maç satılık diye ağlayan, fenerbahçe liderliğe yükselince ligin şaibeli olduğundan dem vurup, ligimizin kalitesinin düştüğünü dile getiren güruha. önce kendi kıçınızdaki boku temizleyin, sonra görüşelim.
sonrasında kendi takımımın da bazı taraftarı var benim anlayamadığım. şimdi pardon birader, biz ligin ilk devresinde iyi futbol oynayamadık ve 9 puan geriye düştük. iyi bir performans ve rakiplerimizin puan kayıpları sayesinde bu puan farkını kapattık ve liderliği geri aldık. kaybettik, bir daha aldık. buraya kadar çok güzel hikaye. bazılarımız, hatta bir çoğumuz her takımın bize karşı gösterdiği mücadeleyi rakibimize karşı göstermediğini düşünüyor olabilir. böyle bir durum varsa, bu o mücadeleyi göstermeyen takımların şerefsizliğidir. bizi büyük yapan da zaten her takımın fenerbahçe'ye karşı varını yoğunu ortaya koymasıdır. fenerbahçe maçı vitrin maçıdır, herkesin merakla izlediği maçtır bu yüzden çok normal karşı takım oyuncularının kendilerini göstermek istemeleri.
neticede şu anda hak eden, hak ettiği yerdedir.
teşekkürler fenerbahçe.