insanı tanıma sanatı

entry9 galeri
    1.
  1. alfred adler'in kitabıdır.

    ben severek okudum. yazım dili son derece anlaşılır ve akıcı bir kitap.

    şöyle başlar:

    "insanın ruhu onun yazgısıdır." Herodot

    insanı tanıma sanatının temelleri, fazla böbürlenmeye ve gururlanmaya izin verecek gibi değildir. Tersine, insanı gerçekten tanıyış, belli ölçüde bir alçakgönüllülüğün doğmasını sağlar çünkü bunun ne devcileyin bir iş olduğunu öğretir bize; öyle bir iş ki, uygarca yaşamlarının ta başından beri insanlar üstesinden gelebilmek için uğraşıp durmaktadır. Gelgelelim, şimdiye kadar bu işin planlı ve sistematik bir şekilde ele alındığı söylenemez; dolayısıyla, sıradan kişilerde görüldüğünden daha çok insanı tanıma bilgisiyle donatılmış büyük insanlara her zaman seyrek rastlamaktayız. Bunu söylemekle nazik bir noktaya parmak basmış oluyoruz. Nedeni de şu: Kendimizi önyargılara kaptırmaksızın insanları böyle bir bilgiye sahip olup olmadıkları açısından yokladık mı, çokluk sınavı başaramadıklarını görürüz. Hiçbirimizin insanı tanıma konusunda fazla bir bilgisi yoktur. Bunun da nedenini toplumdan soyutlanmış bir yaşam sürmemizde aramak gerekiyor. insanların bugünkü kadar soyutlanmış bir yaşam sürdüğü olmamıştır asla. Hepimiz de daha çocukluktan başlayarak yeterince bir ilişkiler örgüsünü içermeyen bir yaşamı üstleniriz. Ailemiz toplumdan soyutlar bizi. Ayrıca tüm yaşam üslubumuz, hemcinslerimizle aramızda insanı tanıma sanatını öğrenebilmek için mutlaka zorunlu olan içli dışlı bir ilişkinin kurulmasına fırsat vermez. işte birbirine bağlı iki etken size; çünkü insanı doğru dürüst tanıma sanatını kavrayamadığımızdan kendi dışımızdakilere yabancı bir gözle bakarız; bu da onlarla ilişki kurmamızı önler.

    insanı tanıma sanatının gereği gibi üstesinden gelemeyişimizin en büyük sakıncalarından biri de, hemcinslerimizle bir arada yaşamayı pek beceremememizdir. insanların birbirlerini görmeden birbirleri önünden geçip gitmeleri, ne söylediklerini anlamadan birbirleriyle konuşmaları, birbirlerinin karşısında yabancı gibi dikildiklerinden aralarında bir türlü ilişki kuramayışları, yalnız geniş bir toplum içinde değil, pek dar bir aile çevresinde bile bunu başaramayışları sık sık üzerinde durulan önemli bir noktadır. Çocuklarını anlamayan anne ve babaların, beri yandan anne ve babaları tarafından kendilerini anlaşılmamış gören çocukların yakınmalarından daha sık karşılaştığımız bir başka yakınma gösterilemez.
    7 ...