kimileri bu deyimin, ekmek bulamayan halkına o zaman pasta yesinler diyen fransız kraliçesi marie antoinettenin tavrı yüzünden söylendiğini iddia ediyor.
yaygın olan görüşse deyimin hikmet kıvılcımlı tarafından geliştirildiği yönünde. sosyalizm tarihini inceleyen kıvılcımlı, marksizmi kendi üslubunca anlatırken marxın üç kaynak olarak gösterdiği ;ingiliz ekonomi politiği, fransız sosyalizmi (ve devrimci coşkusu) ile alman felsefesi üzerinde dururdu.
teorinin önemi ve pratiğin gereğini vurgulayarak bunlardan birini veya diğerini savsaklayan çeşitli sol çevreleri eleştirirdi. işte bu süreçte marxın zamanındaki dünya devrimci hareketinden örnekler verirken devrimci pratiğe önem vermek ve teoriyi ihmal etmek, sırt çevirmek anlamında fransızca konuşmak; kurama önem vermek, kuramla ilgilenmek anlamında da almanca konuşmak ifadelerini kullanırdı.
dev-gençliler, dr.un pratiğe öncelik ve önem vermek, teoriye aldırış etmemek anlamında kullandığı fransızca konuşmak ve teoriye önem vermek, özen göstermek anlamında kullandığı almanca konuşmak sözlerinden hareketle bir konuyu teorisiyle bilmemek anlamında fransız olmak / fransız kalmak deyimini türettiler. zaman içinde bu, konuşma dilimize de yerleşti ve günümüze dek geldi.