bana birazcık akıl peydahlar mısın? şu sıkışmışlığın tam içinde. hiçbir şeyi hatırlamadan; yani her şeyi unutmuş gibi. kaçacak bir yer bul bana. beni içinde saklarmış gibi yap ama sakın kendine aşık etme... çünkü o zaman "git" desen de gidemiyorum, bilirsin.
her uyanışım bana bir şeyler anlatır. çünkü şu boktan hayaller en çok rüyalarımda yakalarlar beni. uyandığımda gerçeklik bana elini uzatır ama ben onu pek sevmem. bu yüzden eli havada kalır. gergin bir hava olur aramızda. ben ona bir şeyler anlatmak istesem dinlemez, ama o hep konuşur, hep konuşur. bu yüzden çok bencildir. ben iyi bir dinleyici değilim çünkü sürekli dinledim. dinlemekten sıkıldım artık. sizin boyun eğdiklerinize ben boyun eğmiyorsam, ben miyim hatalı olan? bence suç sizde.
gerçeği siz gerçek yaptınız ve gerçek olabilecek birçok güzel şeyi hunharca dışarıda bıraktınız. ben içinizdeki casustum. beton kafalarınızdaki beton evlerinizde gizlice masallara kapı açan bir palyaço... en büyük eserimi tamamlarken yakaladınız beni. beni gerçeklikten attınız. beni de dışarıda bıraktınız.
neden hiçbiriniz gülemezsiniz? gözlerimi üstünüze dikerim, bütün gün penceremden sizi seyrederim ama siz gülmezsiniz. sizler burnunuz havada ömür boyu pahalı kaftan giyersiniz, benim taktığım kırmızı burna laf edersiniz. neden bu kadar ciddisiniz? neden hiç gülmezsiniz?
ben camın tadını çikolata aromasından daha çok severim.. çünkü kavanozun dibi hiç bitmez. kırmazsanız eğer...
ben hala gülüyorum biliyor musunuz? beni demir parmaklıklar ardına tıktınız ama ben gülüyorum. bence mutlu oluyorum, sizce deliliğimi tescilliyorum. dört elle tutunup yaşayamazsınız. iki eliniz var! sizler insansınız!
benim kollarımı kestiniz.
bakın hâla..
düşmüyorum.
bana azıcık da olsa akıl verseydiniz. sizin gibi olabilirdim. yaşadığım sürece bir sonraki hayatımda bir palyaço olmayı dileyerek.
beni kendinize aşık etmeyin.
tek dürtüm budur benim.
bir şeyi; ''sevmeyi'' çok severim.
sigarasını yaktı,ilham perilerine selamı çaktı,karaladı üç beş satır, uykuya daldı..............................