haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah. ben bunu yaşadım lan. diğer yazarlarımızın da belirttiği gibi oluyor gerçekten. şöyle bir maddelendirirsek:
-kızımızın şaşkınlıktan dili tutulmuştur ve bu tutukluğu şoke olduğunu gösteren bir gülüşle örtmeye çalışır. 40 yıl düşünse sizden böyle bir cümle duyacağını düşünmezdi çünkü. oysaki hep birlikteydiniz, ah ulan ah.
-yapı olarak çekingen bir kızdır veya bu tip hallerde ne yapacağını bilmiyordur. bu çekingenliğini uzun süre sürdürebilir, sizle hiç mi hiç konuşmayabilir. siz de itirafınızdan sonra birkaç küçük deneme hariç konuşmadıysanız bu, bir gün gelecek/gelmeyecek olan açık açık konuşma faslınıza kadar sürüp gider... seçim sizin.
-ikinci maddeye binaen, konuşmadığınız süreçte ciddi bir bunalıma girersiniz. sizin zaten ona açıldığınızı, onun da size karşı olan düşüncelerini ifade etmediğini bildiğinizden hep onun konuşmasını bekler, sıranın onda olduğunu düşünürsünüz haklı olarak. bekleye bekleye kalbinizin ortasındaki ağacınız yapraklarını dökmeyi neredeyse bitirmiştir bu süreçte.
-konuştuğunuzda zaten gerçekleri öğreniyorsunuz. üstelik kızdan uzaksanız çok da fazla koymuyor. "ama hep arkadaş kalacağız değil mi?" sözüne sadık kalırsanız(daha sonraları konuşursanız, görüşürseniz) bir de, tadından yenmiyor işte.
- itirafınızdan önce mevzubahsimiz olan kızla gerçekten bir şeyler paylaştıysanız, onun hatrı sayılır bir derecede, en azından, saygısını kazanmışsanız siz buruk zaferin sahibi olmuşsunuz demektir. zira, o kızın sizden hoşlanmadığını en sonunda öğrenmişsinizdir son aşamada. bulaşık suyu gibi olan kalbiniz berraklaşmıştır, ki bu sizi hayata döndürüyor. bahsettiğim kalp ağacınız bahar mevsimine girmeye başlıyor.