zaman gazetesinin 1 milyon satması değil 1 milyon dağıtılması diye bir durum vardır.
geçenlerde güzide bir arkadaşımla süpersonik okulumuzun havuzlu bahçesinin süleymaniye tarafında oturup, okulumuzdan da güzide bu gazeteyi okumaya başladık. gazetenin istisnasız bütün yazarları -ekrem dumanlı'dan ali bulaç'a- gazetenin tirajına(!) takmışlar. ne kadar ıpıl ıpıl fevkaladenin fevkinde bir gazete çıkardıklarından bahsedip durmuşlar. bizde bu nadide gazeteyi okuduk ve kendilerine hak verdik. işte fettullah hocamız da zaten bizim hep böyle çalışmamızı, başarılı işler çıkarmamızı istiyor. zaten kendisi tam mevsimi olsun, yakındır türkiyeye gelecek. çok özlemiş, mütemadiyen hasretinden ağlıyor. hasretinden ağlıyor da demişken ağlamak yüce allah'ın bize bahşettiği ne güzel bir özellik değil mi? şimdi burada bilimsel olaraka ağlamanın reröreröreö...
amaaan... bu nasıl gazetedir yahu, bu nasıl bir kafadır?
(bkz: kafan çok canım güzelmiş güle güle kullan)
daldan dala daldan dala... biri hakan şükürden girmiş, gazetenin tirajından dolanmış, türban da ne iyidir diye bitirmiş. biri bilmem ne yapmış..
bundandır ki bu gazeteyi sürekli takip eden insanlarda bir akıl tutulması yaşanıyor.
çünkü bende de bir anlık bir başdönmesi, ne bileyim mide bulantısı yarattı.
hemen gazeteyi bankın üzerine bıraktım, koşarak oradan uzaklaştım.