günlük mü? sürekli yazdığım bir günlüğüm bile olmadı benim. ergenliğin getirdiği aşık olma zannı ile birkaç kez yazmaya çalışmıştım ama hep aynı terane: bir ay yazardım hevesim geçince bir kenara atardım. hep özenmişimdir günlük tutan insanlara. duygularını düşüncelerini not edebilen insanlar. yıllar sonra bakıp hatırlayacağı şeyler olan insanlar onlar. işte sonra internetle tanıştım. sözlüğe üye oldum. hani şu çok popüler bir başlık var ya sözlük yazarlarının itirafları diye. işte arada onu kullanıyorum günlük niyetine. bir ara da heveslenip blog açmıştım kendime. hevesim kaçtı sonra. bir ara bakayım dedim ki mahkeme kararıyla engellenmiş blogum. mahkeme bile korkmuş anlaşılan benim ruhani sıkıntılarımdan. gelgelelim bugün okulda bir yazı gördüm elemanın biri duvara yazmış: "kaybolan hayallerinizden müeessesemiz sorumlu değildir." işte benim hayaller de böyle yitip gidecek mi diye düşünüyorum arada. şu anda kulaklıktan şu sözler dökülüyor: "seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış? çimenler üstünde göz yaşları var." yine yaptım aynı şeyi ve sözlüğü günlük olarak kullandım. benim günlüğüm her başlıkta. ben bu yazıyı kendime yazdım, ben bu yazıyı sana yazdım, sölük yazarlarının itirafları... benim günlüğüm bu sözlük.