kayıp şehrin buğusunda,
kaybolan bir adam!
cevapsız sorulara, cevap bulmaya çalışan bu adam;
nedensiz bakıyordu etrafına,
bakmak için bakıyordu sadece.
geçtiği yerler, gördüğü insanlar ve dahası;
umrunda değildi!
elinde bir telefon, hattı iptal olmuş bir telefon!
yürüyordu...
gözleri; kan çanağı, sureti; sanki kanun kaçağı!
sakalları göğsünde, saçları belinde.
zerre korku yok ahvâlinde.
yavaşladı adımları,
bana doğru yaklaşır bir hâli vardı,
gözlerimin önünden gitmeyen bir hâl!
-bir sigara verir misin?
+tabi buyurun.
yanıma oturdu, sigarasını yaktım.
öyle bir çekişi vardı ki,
sanki tüm dertlerini içine çekiyordu,
ismim; yahya
işim; kâhya
diyordu.
fazlasıyla ilgimi çekti, garip bir adamdı.
konuşmaya çalışıyordum, dilinde hep kısa cümleler vardı!
biraz sohbetin ardından;
-sıkılmıyor musunuz peki böyle yaşamaktan?
elindeki eski telefonu gösterdi,
yılan oyununu açtı ve;