- doktor bey.. annemin durumu nasıl?
- anneniz hangisi? ecnebi olan mı?
- hee evet o. beni üç yaşındayken doğurdu.
koyu camlı gözlükleri olan doktor bey amca, caroline'in berrin'in annesi olma olasılığı nedir acaba bana bunun cevabını ver. yarabbim çıldırayazdım resmen. nasıl doktorsun sen be? hani orda berrin'e "sizin neyiniz var?" diye kendi kendine teşhis koydurma sorusu sorsaydın daha mantıklıydı. yuh diyorum sana, yuuuh. neyse ki caroline'e "bu" işaret zamirini uygun gördüğün için seni mazur görebilirim.
caroline soner'in olaya el atışından tahrik oldu resmen. ağzının şeklinden şemalinden anladım. böyle bir çemçükleşmeyle açık kalmalık arasında gidip gelen bir ağız vardı orda. bir de geçen bölüm nasıl gözümden kaçmış, kederimden oturup ağlayasım geldi: caroline ali'ye "heyuvaan aeğli" dedi. heyuvaan aeğli, heyvaan! ahahaha.
bu bölüm de olağanüstü küfürlerinden bizleri mahrum bırakmadın. çoğunu anlayamadım, ya telafuzda sorun var, ya da flemenkçe mi söyledin nedir, abuzugubuzu falan... ama biri vardı ki, akıllara zarar: sallak. evet evet, sallak. çift l ile. tısısısısss diye güldüm lan.
cemile, senin için çilekeş dedik, garip dedik, acıların kadını dedik, ama aynı zamanda mallık da varmış sende. bana bunu dedirttin ya, helal olsun sana. sinirden ölüyorum haberin yok. sen neden ali'nin bilerek, isteyerek, kasten balıkçı'nın kulübesine daldığını söylemiyorsun? neden onun bir potansiyel katil olduğunu vurgulamıyorsun? neden "şikayetçiyim komiser bey, ölüsünü ya da dirisini getirin, her şekilde şikayetçiyim, beni zorla alıkoydu" demiyorsun? neden neden nedeeeen??!!!
aylin, çocuğa sinirden kal geldi bu sefer. ay valla bıktım sizin bu yatakodası sahnelerinizden. tam murat niyetleniyor, pat, kilitleniyor; tam bu sefer olacak diyor, pat, titreme geliyor, tam gücünü toplayıp niyet ediyor, bu sefer de aylin totosunu dönüp uyuyor. ve içinde patlayan yanardağa dur diyemeyen zavallı murat bütün bunlarla baş edemiyor. ne üzücü...
ahmet, ne kadar soğukkanlı adammışsın sen de be. taakk! dedi vurdu adamı gözü kapalı. anne söz konusu olduğundan mıdır, içinde bir freddy krueger taşıdığından mıdır nedir, bilemedim. berrin'e anlatışın da, onun tepkileri de öldürdü beni zaten:
- annemi öldüreni buldum berrin. ben de onu öldürdüm.
- nee! naaptın sen ahmeet?!
- sonra azmettireni de buldum, onu da vurdum.
- o da öldü mü yoksa?
- ay bilemicem.
bak bak soruya bak, "o da öldü mü yoksa?" berrin, beyin niyetine kafatasının içinde silikon mu var senin? bir şoke ol, ay inanmıyoraaam de, boş boş bak, hatta bayıl. bundan iyidir.
telaşlanmayın cancişler. murat "abi.. aylin'le sen..." derken o cümleyi "abi benim yerine getiremediğim bazı (elleriyle tırnak işareti yaparak) vazifeleri sen yapsan" diye tamamlamayacak bit'tabi.
- abi aylin'le sen konuşsan da, eğer istiyorsa boşanabiliriz.
- abi aylin'le sen konuşsan da, benim hakkımda ne düşünüyomuş bi öğrensen, neticede aramızı sen yaptın.
- abi aylin'le sen konuşsan da, yani durum belli, ben yapamıyorum işte o işi, bir izah et kıza. beklenti içine girmesin.
hepsi olabilir. ama noolur murat duruma uyanmadan aylin o evden ayrılmasın. lütfen ama. tam da bihter ve behlül heyecanını aylin ve soner'de yakalamıştım ne güzel, murat senin ağzını burnunu dağıtırım keyfimin içine edersen. evlenmek için gebermeseydin lan o zaman.
soner, derdin aylin'i kıskandırmak değil, bunu gayet biliyoruz. ha, murat'ın sen ve aylin hakkında bazı planları olduğunu düşünüyorsun, ki bence orda da büyük bir hata yapıyorsun, neticede kardeşin hala bir liseli, murat saçma sapan şeyler düşünemesin diye evlenmeliyim diyorsun, e peki aklına neden ilk aday olarak mesude karısı geliyor? dünyada sadece aylin ve mesude var, aylin'i kardeşin kaptı sana da kala kala mesude kaldı da bundan bizim mi haberimiz yok? sen önce kızın ümüğüne dayan, seni gebertirim lan de, sonra da mesude benle evlen. biriniz de tutarlı olun ayol.
süleyman, kıymetlim...
bölümün başlarında ya bunların dördü de ölsün, geriye kalanlarla çeksinler diziyi, aylin osman'ı yanına aldırsın, süleyman da osman'ı evlat edinsin, osman ordan anlatmaya devam etsin falan diye düşündüm. sen olmasan bunların hali nicedir. ayaklarına kapanıp pardesünden öpeceğim valla. canım ya, tontiş yanaklım benim. (^_^)
ali;
dizi başladığından beri, istisnasız her bölüm bu karaktere sövdüm. gerek içimden, gerek dışımdan. zaman zaman "bir insan bu kadar şerefsiz olabilir mi?" düşüncelerine sevk etti beni. erkeklerin yüz karası ilan edildi tarafımdan. bundan yıllar önce aliye'deki sinan karahan için de "allah belasını versin"ci olmuştu bünyeler. her kötü karaktere sövüp sayarız. izlediklerimizin çoğu, gerçekte olması muhtemel kişiliklerin dışa vurumu. yok diyemeyiz hiçbiri için. vardır muhakkak bir yerlerde... ama bu akşamki bölümde bir erkeğin, bir kocanın, bir insanın, şerefsizlikte varabileceği son noktayı gördük.
karısını aldatmış... boşanırlar.
o kadınla evleniyormuş... alışırlar.
çocuklarını evden atmış... başka yer bulurlar.
karısına tecavüz etmiş...
burda söyleyecek hiçbir şey yok. kelimelerin kifayetsiz kaldığı yer. bu akşam bu dizinin son sahnelerinde tanık olduğumuz (daha doğrusu "anladın sen onu" modunda çekilen sahneler) olaylar çoğu kadının başına gelen olaylar. ali'ye küfür ederek, yine "allah belasını versin" diyerek tepki vereceğiz kendi çapımızda. keşke bunu yapmasalardı, keşke biz sadece cemile'nin aldatılmasına, caroline'in cemile'ye tercih edilmesine üzülseydik. keşke buna bir de tecavüz eklenmeseydi. keşke böyle olayların yaşandığını hatırlatmasaydı. keşke böyle olaylar hiç yaşanmasaydı..