Komünist bloğun çökmesiyle birlikte Etiyopya'daki diktatörlük rejiminin çökmesinden sonra 1993 yılında bağımsızlığına kavuşan ülkedir. Ancak ortaya çıkan devlet yıllarca bağımsızlık mücadelesi veren Müslüman halkın haklarını savunan bir devlet değil Doğu Avrupa'nın hatta Kızıl Deniz 'e kıyısı olan ülkelerin birçoğunu rencide eden bir çıban başıydı. Bu çıban başını çağdaş sömürgeci güçler, bölgede uzaktan kumandalı bir kukla yönetim oluşturmak ve onun vasıtasıyla kendilerine kafa tutanları hırpalamak için ortaya çıkarmışlardı. Bu yüzdendir ki Eritre'de ortaya çıkan yönetim Körfez savaşında Amerika'nın yanında yer almayarak Irak'a destek veren Yemen'in cezalandırılmasında kullanıldı. Bu cezalandırma işleminde Eritre, Yemen'in Kızıl Deniz'deki üç adasını işgal etti. Yine Amerika'nın dümen suyuna girmeyen Sudan'ın cezalandırılmasında da Eritre'den yararlanıldı. Oysa Sudan, Eritre'den kaçan bir milyon mülteciyi barındırmış, Eritre'deki bağımsızlık mücadelesine de en büyük lojistik desteği vermişti. Eritre, bir ara iyi geçindiği yeni Etyopya yönetimiyle de geçtiğimiz aylarda arayı açtı ve savaşa girdi.
Ancak bu günlerde Eritre'nin artık tutumunu değiştirme ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. Geçen ay, Sudan'la en üst düzeyde diplomatik ilişkileri başlattığını açıkladı. Bu gelişme aynı zamanda Eritre'nin Güney Sudan'daki ayrılıkçı Sudan Halk Kurtuluş Cephesi (SPLA)'ne de desteğini çekmesi anlamına geliyordu.