idam edilirken deniz gezmiş e işkence yapılması

entry13 galeri
    1.
  1. bugün 87 yaşında olan 5 yıldır kanser ve astım tedavisi gören, bir dönemim tanığı avukat halit çelenk in ''bir türlü gözümün önünden gitmiyor'' dediği saatler şöyledir.

    ulucanlar cezaevi'nin avlusunda kurulan darağacı, başgardiyanın odasının penceresinden net bir şekilde görülüyordu. biz cezaevine geldiğimizde deniz bu odaya alınmıştı ve pencerenin tam karşısındaki koltukta oturuyordu. deniz'in biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında duruyordu. hazırlıklar tamamlandıktan sonra deniz'i darağacına çıkardılar. infaz sürerken, odaya yusuf' u getirdiler, yusuf pencereden deniz'in son nefes verişini izledi, yusuf infaz edilirken de hüseyin'i odaya getirdiler ve o da yusuf'un infazını saniye saniye gördü.
    ...

    infaz kesinleşince darağacında can vermenin ne kadar süreceğini düşündüm. hukuk fakültesi'nde okuduğumuz ''adli tıp'' kitabında asılarak ölümün bir kaç dakika içinde gerçekleşeceği yazıyordu. deniz'in infazı 25 dakika sürdü.avukat arkadaşım mükerrem erdoğan'la birlikte cezaevi doktoru ile tartışmaya başladık. bunu farkeden cellat yanımıza yaklaştı ve ''deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift imlik kullandım, infaz çift imlik kullandığım için uzadı'' dedi. birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın, çift imlik atılarak sürmesinin adı da ''işkencedir''. cellatın açıklamasından sonra duruma itiraz edince yusuf ve hüseyin'in infazlarında tek imlik kullanıldı.
    ...

    deniz'lerin idamı sırasında gözümün önünden gitmeyen bir başka sahne ise idam cezası veren mahkeme başkanı ali elverdi'nin bir ağaca dayanarak sigara içmesidir. deniz, yusuf ve hüseyin darağacına doğru yürürlerken elverdi, sigarasını tüttürüp havaya üflüyordu. ben bu davranışı da bir işkence olarak tanımlıyorum. çünkü o sigara acı değil bir keyif sigarasıydı.
    ...

    deniz sehpaya çıkarıldıktan sonra ayaklarının altındaki tabureyi kendisi tekmeledi. yere düştü ancak deniz boşlukta asılı kalmadı. çünkü boyu uzun olduğu için ayakları masaya değiyordu. bu durumu gören savcı yordımcısı veysi sami, cellatı uyararak, ''masayı çek masayı çek'' diye bağırdı. bu süre içinde deniz'in bilinci büyük bi ihtimalle yerindeydi. darağacındaki kişinin o saniyelerde neler yaşadığını düşünebiliyormusunuz? deniz'in boyunun uzun olduğunu bile bile ayaklarının değeceği bir masa konulması ''işkence''den başka hangi sözle açıklanabilir?
    ...
    *
    82 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük