kötü bir eylemdir, özellikle insan kendisine söylüyorsa...
""
Etrafa sürekli yalan söylüyorsun, çok mutlusun, hayatın güzel, yaşamın müthiş.. oysa evinde her gece ağlıyorsun, her gece kafan gidip geliyor. Düşünceler uçuşuyor ve sen sürekli yalan söylüyorsun...
Okuldan gelmişsindir, yorgun, bütün günün yükü omuzlarında... stres atacak bir yol aramaktasın.. deli gibi bir şeyler dolaşıyor beyninde ama dışa vuramıyorsun.. şiir yazıyorsun satırlarca, onları kalbin gibi kapalı bir yerde, sadece senin açtığın bir defterde saklıyorsun, yerini sadece senin bildiğin, içindekileri sadece senin bildiğin, nasıl açılacağını senin bildiğin, uyduruk bir harita metotta duruyor yazdıkların.. kızgınsın, belki bıkmışsın bu hayattan, intiharın eşiğindesin sen ve bu hayata dair bütün isyanların sadece senin görebildiğin bir yerde.
Kendine geliyorsun yavaş yavaş.."neden sadece ben görüyorum bu isyanları? Bunlar zaten benim olan fikirler, neden bu kısır döngünün içinde kayboluyorum?" diyorsun.. ama içinden diyorsun, dışa vuramıyorsun bunları, çünkü bunlar gerçek. Gerçekler seni acıtıyor. Hele öyle gerçekler var ki, hani duysan birinin ağzından, intihar edeceksin, öyle gerçekler. Senin yıllar boyu reddettiğin, sürekli kirli bir halının altına ittiğin, tozlu raflarda kalmış, o gereksiz deftere tıkılmış gerçekler..uyanmaman lazım uykudan, onlardan kurtulduğunu gördüğün rüyadan uyanmaman lazım..
Ve güm!
Tek bir darbeyle uyanıyorsun, tek bir uyarıyla.. rüyanda bile o gerçek seni rahatsız etmeye başlıyor, "bak ben buradayım işte. Beni inkar etmeye devam edemezsin, ben sendeki bir hücre gibiyim senin için. Kurtulamazsın benden." diyor.. ağlamak geliyor içinden, ağlayamazsın ki. O yürek de yok sende.. sürekli sana yardım eli uzatmış birileri, gerçekten acı çekmek nedir bilmemişsin.. en gerçek olanını da bir kenara itmişsin..derinlerden bağırdığında o sana, "tanımıyorum seni!" diye bağırmışsın kendi kişiliğine.. kendi karakterini çiğneyip, kendine uydurduğun dürüst insan kalıbını alt üst edip, daha en başından kendine yalan söylüyorsun..
Sadece şarkılar dinliyorsun, aşkı anlatan, halkı anlatan, özgürlüğü anlatan, ülkünü anlatan, senin dününü anlatan, bugününü sorgulayan ama sana bir çıkış sunmayan...sadece dinliyorsun ve kaçmaya devam ediyorsun..
iyice kendine geldiğinde, bunları yazman gerektiğini düşünüp oturuyorsun bilgisayarın başına, o eski, koca defterin almaz olmuş senin yalanlarını çünkü. Bu yalanları sığdıracağın kocaman bir mahzene ihtiyacın var.. yazıp, içini döküp, belki de yıllardır beklediğin kişi gelmediği için, belki hayat seni fazla ezdiği için, belki sadece okulun kötü diye, sürekli bahaneler arkasına saklanıp yalanlar savuracağın bir yer arıyorsun, kendini farklı tanıtacağın, kendin olmayacağın ve bu yüzden aslında varolmayacağın bir yere giriyorsun..""