her şeyin sırrına vakıf, varoluşun sorun olmadığını farketmiş ve baktıkları yerden "normal"lerin görmediklerini gören özgürler onlar. gülümsemeleri müstehzi değil, eğlenir gibi de değil. biraz acıma var o gülüşlerinde (ben keşfetmedim, bir tanesi anlattı bana.)
çok önemsiz şeylere büyük anlamlar yüklediğimizi, sahip olduğumuzu sandığımız şeylere kölelik ettiğimizi, o şeyleri kaybetme korkusuyla aklımızı yediğimizi düşünüyorlarmış. kendi aralarında konuşmadan anlaşırken yazıklanıyor, üzülüyorlarmış bizim için.
çıldırmış gibi görünüyormuşuz birilerinin belirlediği küçük, devamlı ve oyalayıcı hedefler için koştururken. kendimizi çok önemsiyor evrenin kendisi sanıyormuşuz, ama aynı zamanda da hakettiğimiz gerçek ilgiyi esirgiyormuşuz kendimizden.
migrosun otoparkında karşılaştık geçen gün, geziyordu... durmadan yanımdan geçerken öyle kulağıma fısıldadı. gülüyordu ama üzüldüğünü hissettim. "kendi"miz olmaktan korktuğumuz için, sürüden ayrılamadığımız için, hepi-topu 50-60 yıllık süreleri kendimize zehir ettiğimiz için üzülüyordu. deli!