**
maddi tözler, tözler hiyerarşisinin daha aşağı düzeylerini işgal ederler; melekler ise tanrı'nın hemen altındaki daha yukarı düzeyleri işgal ederler. Tommaso, Summa theologica'nın büyük bir kısmını --gerçekten de, fizik ilmine ayırdığından çok daha fazlasını-- meleklerin doğasının ve sıfatlarının bir açıklanışına tahsis etmişti.
Tommaso'nun felsefesinin modern okurlara en yabancı gelecek kısmı belki de budur; tommaso'nun meleklerin varoluşunu niçin kabul ettiğini bilmek modern okurları başlangıçta şaşkınlığa sevkedip afallatabilir. ilk elde, kuşku yok ki, kutsal kitap meleklerden söz eder ve tommaso "kutsal kitapbın hakikatine evirip çevirmeden sımsıkı tutunma"nın zorunlu olduğu düşüncesindeydi.
tommaso'nun kendi melek ilmi içerisinde yüzleşmek durumunda kaldığı temel problem; melekler cisimsiz iseler, bundan, onların tam olarak fiil haline çıkmış ve bu yüzden de tanrı'dan ayırdedilemez oldukları sonucu çıkar gibidir.
tommaso, melekler ile tanrı arasında ayrım yapa zorunluluğunun bütünüyle farkındaydı. o, bunu, maddede içerilen kuvve türü ile sonlu bir akılda içerilen kuvve türü arasında dahiyane bir ayrım çizgisi çekerek yaptı. meleklerin birinci anlamda kuvve halinde olmadıkları doğrudur. fakat onlar ikinci anlamda kuvve halindedirler ve bu olgu tanrı'nın üstünlüğünü muhafaza eder ve melekleri o'ndan ayırır.
tommaso, çok sayıda olduklarını düşündüğü melek türlerinin tüketici bir sınıflandırılışını verdi. öyle görünüyor ki, melekler, herbiri üç alt gruba bölünmüş üç ana gruba ayrılırlar. Bunlar seraflar (seraphim), keruvlar veya hakimiyetler veya saltanatlar (dominions), kuvvetler veya erdemler (virtues), kudretler veya güçler (powers), riyasetler veya hükümdarlıklar (principalities), başmelekler (arcangels) ve son olarak da melekler hiyerarşisinin en altında yer alan sadece melekler veya haberciler (angels). onlar, tanrı bilgilerinin tamuygunluğunun farklı derecelerine göre birbirinden ayrılırlar.