sadece semavi dinler değil teorik olarak bütün dinlerde yaşanan çelişkidir.
din ve bilim sürekli çatışma içindeydi. çok tanrılı dinler döneminde tanrısal sanılan pek çok doğa olayının aslında tanrısal olmadığı farkedildiği anda din bilimi ezmeye başladı.
çünkü kural buydu, tanrı/tanrıların her daim gücünü ve otoritesini koruması gerekirdi. galilei dünya dönüyor dediğinde idamın eşiğine gitti...aynen şunu söyledi" ben dünya dönüyor demesem de dünya dönüyor"...
peki dünya'nın dönmesini papalık neden bu kadar travmatik karşıladı çünkü olası tanrının yarattığı en mükemmel varlık insandı ve her şey insan içindi. dünya dönemezdi sadece güneş ve ay dünyanın çevresinde dönebilirdi.
insanların ego manyağı yapan dinlerin bilimin çıplak gerçekliğiyle karşılaşması elbette ki travmalara yol açtı.
sonra iş daha da büyüdü, ortaçağda bir çok biliminsanının sonu giyotin veya baltayla oldu. amaç dediğim gibi muhteşem bir tanrının muhteşemliğini korumak.
en son muhteşem iki çelişki ise modern fiziğin yapıtaşı kuantum ve modern biyolojinin yapıtaşı evrimdi.
bu iki bilimsel olgu tanrı kavramını bir yerde yıkıyordu. ama elbette dinler rijit gibi görünse de aslında rahatça eğilip bükülebiliyordu.
ve olan oldu, 21.yy'da hala din bilimin içine gagasını sokuyor.
hala olası muhteşem bir tanrının avukatlığını yapıyor. ama öyle mi? kuantumda zar atan tanrı, evrim'de muz ile genetik benzerlik oranımızı yüzde 40'lara alıyor.