mahsun kırmızıgülün tekrar aynı hatalara düştüğü bir film oldu. çok fazla mesaj kaygısı verip, o kadar fazla acitasyon yapıyor ki filmlerinde başarılı olamıyor.
--spoiler--
bu film'De de aynıydı. başarısız oyunculuklar(mustafa sandal ve mahsun tabii ki), filmin güzel başlayıp kel alaka bitmesi (uluslararası terörizm, aşırı dinci fanatizmi vs. ile başlayıp kan davasıyla bitmesi) , bin türlü mesaj vermeye çalışması(cehalet, terörizm, iyi dini adamlar, kötü dini adamlar), dini kesime yalakalık yapılması (fettullah gülen tabii ki de) filmin olsumsuzluklarıydı.
ayrıca haluk bilginerin neden şiveli konuşturulduğunu anlamadım. yani memleketi bitlis olabilir de böylesinin daha kulak yırtıcı olabileceğini tahmin edemediler mi? kısacası bu şive çok gereksiz olmuş. ama tabi bu bile haluk bilginerin oyunculuğunu baltalayamamış.
şimdi aklıma gelen bir diğer olumsuzlukta seslendirmeydi. diğer insanlar da böyle mi izledi bilmiyorum ama seslendirme cidden rezaletti.
film'DE olumlu olarak görsellik ön plandaydı ve güzeldi bence. özellikle istanbul ve new york manzaraları konusunda başarılılardı. ama bence bütün bunların ötesinde filmin en pozitif yönü şey haluk bilginerin oyunculuğuydu. yani izlendimi sırf onun için izlenebilir bir film zaten. ben de filmi sonuna kadar onun için izledim.
dikkatimi çeken diğer iki şey de hacı'nın (haluk bilginer) kızını oynayan güzel Justine Cotsonas ve amerikan filmi cehennem silahı serisinden tanıdığımız danny gloverdı. kendileri de filme renk katmış.
bir de bazı arkadaşlar keşke en sonda usual suspect filmindeki gibi en sonda hacı "deccal" çıksaydı ne güzel olurdu diyorlar. kesinlikle katılıyorum ama mahsunun sınırları dışında kalan bir şey bu. çünkü olayın muhakkak kan davasına bağlanması lazım.
--spoiler--