operatörlerin insanlarımıza verdiği onca beleş dakikaları bir anda sarfetme isteğidir. muhtemelen iki aşık konuşur saatlerce, siz iki erkek arkadaşın saatlerce telefonda muhabbet ettiğini gördünüz mü? ben görmedim. neyse, konumuza dönelim. daha önceleri rekabet yoktu ve bu tür konuşmalar 2 dk içerisinde yapılıyordu sıradan bir konuşma diyaloğu;
bakın o zamanlar böyle kısa öz sevgi dolu muhabbetler ediliyordu. ama şimdi ne oldu, rekabet başladı, beleş konuşma süreleri tanındı, sevgili yurdum insanı en fazla bedava konuşma veren yöne meyillendi. hatlarını taşıdı felan. sonuç bu;
-aşkım
-efendim bebeğim
-ne yapıyorsun
-hiç
-sen
-ben de bir şey yapmıyorum canım
-ee günün nasıl geçti
-nasıl geçsin biriciğim. bugün okulda merdivenlerden inerken sağ bacağımı attım, sonra senkron hareketler solu da atmamlar çıkmaya başladım. koridorda arkadaşlarla muhabbet ettik. serkan, emre, gökben, gökçe ben. serkan'ın kız arkadaşı ishal olmuş onu konuştuk. emre'nin sevgilisi de andavalmış ondan bahsetti. ben de senden.heheh. çok tatlı dedim benim sevgilim bir tane dedim.
-hıımm
-yaa öyle işte sne ne yaptın?
-öğlen uyandım okula gittim 2 sularında sıçtım sonra osurdum. zart zurt, hede höde, hebele gübele, cart curt...
gün içinde yaptığı her haltı anlatmak zorunda hisseden yurdum insanı, telefon konuşmasını da 8 saate çıkarır. yapar bunu. abartmayı sever benim insanım. yapılan 2 dakikalık sohbetlerin tadı damağında kalırken insanın, bu uzun süreli konuşmalar insanı doğduğuna pişman da edebiliyor. efendim o sırada konuşmalardan sıkılan bünye, sıkıldığını birbirine belli etmemek için geçerli nedenler arıyor. hararetle tartışmaya başlıyorlar felan, sırf bedava diye israf edecek o hakkını. bizim halkımız kurulmuş saat gibidir. kısım kısım harcayıp bitirmeyi akıl edemez. ona verilen süre 8 saat ise onu o an harcayıp telef etmesi gerekir.