hakaret etmeden, küfretmeden sevip sevmeme, bu ülkenin vatandaşına yakıştırıp yaşıştırmama hakkına sahip olduğumuz kılık kıyafet beşlisidir. tanım güzel mi, eh işte, idare eder. geliyoruz esas konumuza :
eğer bu beşliyi seçen insana "ifade" ve "kişisel inanç" kisvesi altında saçmalamıştır dersen saçmalamış olursun. neden? vermiş olduğun örnek bizzatihi özgürlük, kişisel inanç dediğin şey de onun için. kişisel inancın "kişisel inanç" kisvesi altında sunulması saçmalamaktır. katılıyorum. özgürlükler başkasının özgürlüğüne müdahale ettiğin noktada biter, öyle mi, öyle, diyorsun ki benim gibi inanmadığın sürece inanç özgürlüğün yok, bu durumda senin gibi inananın da inanç özgürlüğü kalmıyor ki, çünkü diğer seçeneklere özgürlük tanımıyorsun, dolayısıyla bizatihi kendi özgürlüğüne dil uzatıyorsun, farkında değilsin.
bu kıyafetlerin üç rakamlı tarihlerden kaldığını söylüyorsun, bak aslında söylediğinin hiçbir anlamı yok ama seni anlamaya çalışıyorum, çünkü birlikte yaşamaya mecburuz, çek git diyemem, en fazla çekip gidebilirim ki öyle bir düşüncem yok. üç basamaklı tarihleri kastediyorsun anladım ben seni, matematik mühendisiyim, her boktan anlarım demiyorum, ama rakam denilen şey ile basamak çok farklı, ilkokula giden sözlük okurlarımız için küçük bir dipnot olsun. düşünüyorum, 3 rakamlı yani 3 basamaklı yıllardan neler var, minimum 100, maksimum 999, averaj 500. ııh, bişey çıkmıyor, 571, 632 gibi yıllar biliyorum ben ama onları kastetmiş olamazsın, zira bahsedilen yıllar hz. muhammed ve islamiyet ile ilgili, eğer bir dinin ortaya çıktığı tarihi alarak geride kaldığını söylüyorsan düne ait herşeyi reddediyor olman gerekir ki cumhuriyetimiz 80 yılı devirmiştir. aman diyeyim. yok müslümanlığı ve ona ait herşeyi reddediyor ve bunu özgürlük kapsamına almıyorum diyorsan, bkz. 1 paragraf. geçtim.
gelelim kılık kıyafet kanunu'na. tarih kitap okur gibi okunmaz, ben öyle öğrendim, atatürk zamanında vahdettin için vatan haini dedi diye ne atatürk'e kızarım ne de belge ve bilgileri inceledikten sonra vahdettin'in hain olduğuna inanırım. dönemi okumak diye bir şey var işte, ben inkilap tarihi biliyorum diyene de aferin diyorum. dolayısıyla 100 yıl öncesinde kalması gerekiyor lafı çok askıda bir laf, 100 yıl önce 100 yıl öncesinde kalması isteniyordu çünkü bahsedilen şey bir dönemin bitimi başka bir dönemin başlangıcıydı ve keskin oldu, çok masumlar öldü, çok provakasyonlar oldu ama oldu ve bitti. bunun üzerine yarayı kaşımanın bir anlamı yok.
gelelim kılık kıyafete göre adamlık tayin edenlere. bak güzel kardeşim, bir adam cübbe giyiyor olabilir, eğer o adama kanunla takım elbise giydirirsen o adam takım elbise giymiş olmaz, takım elbise giyen adama da cübbe giydirsen cübb giymiş olmaz. yahu bu devirde hala cübbe mi giyilir gibi bir düşüncen varsa aynı düşüncenin tez-antitez bağlamında karşılığının olacağını da bilmelisin, kabul etmelisin. papa geldi, ayasofya'ya girdi, müslüman mı oldu, hayır, demek ki ayasofya'ya girmekle müslüaman olunmadığı gibi cübbeyi çıkarıp takım elbise giymekle de o kişi farklı bir kişi olmaz. -tehlikeli bir cümle olduğunu farkettim, cübbeyle müslüman olunur, cübbeyle müslüman olunmaz, takım elbiseyle öyle, takım elbisesiz böyle diye bir mesaj kaygım yok, olamaz da, cübbeli hırsız tanıdığım gibi piercingli, uzun saçlı çok mümin tanıdım, tanıyorum, benzer şekilde tam tersi de var, bunu anlatmaya çalışıyorum-
kılık kıyafet kanunu istediğini belli bir ölçüde başarmıştır, şapka kanunu yüzünden onlarca insan ölmüştür, şehit olmuştur. bunlar farklı bir düşünce devriminin altyapısını oluşturmak içindi ama gelinen noktada eğer bu altyapı değişimi oluşmamışsa hakaretle, küfürle oluşmaz. batı'nın dayattığı kıravat takarken kimse 200 yıl önce ortaya çıkan bir kıyafeti giydiği için gerici olmuyor da cübbe giyen niye gerici olsun. mest'in anlamını biliyor musun? kimler mesti ne amaçla giyer, mest yüzünden yıkılan bir rejim görmedim, olursa lütfen haber verin.
kamusal alan meselesine hiç girmiyorum, hizmet veren, hizmet alan kavramları, kamusal alan tanımı vs. giriyor ki sezer bile ortaya attığı tanımı halen netleştirememişken benim bir tanım ileri sürmem saygısızlık olur. başörtülü yargıcın başörtüsüz sanığa önyargılı yaklaşacağını söylemek en hafif tabirle başörtüsüz yargıçların başörtülülere haksızlık yaptığına iddia etmektir ki buna asla inanmıyorum. bir kadın sırf başörtülü olduğu için müslüman, dürüst, ahlaklı olmadığı gibi bir kadın sırf başı açık olduğu için dürüst, çağdaş, dinsiz olmaz. kimin müslüman olduğunu yalnızca allah bilir, kimin çağdaş olduğu ise kafasının dışıyla değil içiyle ilgilidir. kamusal alan bana göre büyük bir kamusal yalandır ama şimdilik girmeyelim, diyelim ki kamusal alana giremesinler, buradaki sorun çok daha temelde, kavramlar noktasında problem var ve ben diyorum ki cübbe giyenler, mest giyenler muhakkak dürüst, mükemmel insanlar diyemediğimiz gibi tam tersini de söyleyemeyiz. o cübbeli adam çıkarır cübbeyi giyer takım elbiseyi, takar atatürk rozetini, girer meclise, ona ettiğin hakaretlerin nefretiyle yanlış işler yapar, şu anda senin yaptığın gibi. halkların kardeşliği yok, müminlerin kardeşliği yok, ulan popstar kardeşi mi olalım, bi paydan olsun da geleyim buluşalım.