dün akşam işten çıkıp eve giderken genç bir çocuk gördüm 17, 18 yaşalarında falan. yol kenarlarına dikilen çiçeklerden kopartıyordu. sessizce yanına yaklaşıp ' kolay gelsin genç' dedim. çekindi biraz suratı düştü, utandı. dedim niye koparıyorsun bu çiçekleri, ayıp değil mi?
+ şeyy abi benn
- ney sen?
+ abi sevdiğim kıza kopardım valla. kötü bi niyetim yok.
- nasıl yani sevdiğin kıza, herkes sevdiğine çiçek koparsa burda yapraktan başka ne kalır ?
+ haklısın da cebimde param yok be abi ve bugün onun doğum günü, şimdi parkta beni bekliyor.
bu lafı duyunca bir tuhaf oldum. çocuk haksızdı ama kurduğu cümleler ve mimikleriyle kendini haklı çıkarıyordu. serseri tipli birisi de değildi. içimden geldi ve cebimden 20 lira çıkardım ' al bunu dedim, git manitanla birer kahve falan iç, ne bileyim istersen ona incik boncuk falan al, kızlar sever böyle şeyleri' dedim.
o an elimdeki parayı itekleyip bir adım geri kaçıldı. kaşları düştü, suratı ekşidi, sert bi mizaca büründü.
+ abi sen beni ne sandın?
- niye kızdın ki, içimden geldi.
+ gelmesin abi, ben sana içimi döktüm sen bana cebini döküyorsun.
- .....
+ ben böyle de mutluyum abi.
- yanlış anladın beni. ben de geçtim o yollardan, bilirim aşkın nasıl bir şey olduğunu.
+ farklı şeyler biliyoruz demek abi. aşk içinden geleni yapmaktır, başkasının içinden geleni değil. benim içimden bu geldi bunu yaptım, ama gönül ister ki daha çok şeyler yapayım. ama buyur ben buyum.
buyur ben buyum derken iki elini havaya kaldırıp kendini gösterircesine alta doğru indirip çiçeği yere fırlatmıştı. o an utandım lan, harbi çok utandım. iyilik yapayım derken çok güzel posta yemiştim. hemi de yarı yaşımda bir veletten. çocuk gerçekten çok zeki bir çocuktu. lisede okuyormuş, ileride büyük bir adam olacağı izlenimi yarattı bende.
sevgilisiyle beraber mutluluklar diledim. sonra gönlünü alıp ayrıldım yanından, hâlâ elimde tuttuğum 20 lirayla mahallemizdeki büfeye daldım, bi kara poşet bira alıp çıktım evime, oturdum koltuğa, her yudumda eski aşklarımı düşündüm, her fırtımda yalnızlığımı...
yoldan bir çiçek, parkın bankında bekleyen bir sevgili. ne yalan söyleyeyim o çocuk benden daha neşeli...