durduk yere adamın...
neyse böyle bir entry'de bu başlığın tamamını yazmak istemedim -bilen biliyor o başlığı-
insanı sürüm sürüm süründürür...
hele ceceli ve sıla düetini dinliyorsanız eyvah...
sıla ve ceceli birlikte girince "bir nasihat gibi bu sancılı hasret" diye içinizde göğsünüzle mideniz arasında bir noktada bir şey yükselmeye başlar. "siz o gün bayramı kutlamayı görün" dediklerinde ise o şey tam gırtlağa gelir orayı tıkar... ne midir o şey? aşk ulan aşk...