modern toplumun doğuşuyla ortaya çıkmış kavramdır. fransız ihtilali modern ve sanayi toplumunun ortaya çıkmasını sağlamıştır. sanayi toplumunun ortaya çıkışı beraberinde sermaye ve üretimin hızlanmasını ve dolayısıyla tüketim toplumunun yaratılmasını gerekli kılmıştır. egemen sınıflar, yani üretim araçlarına sahip sınıflar, kendi çıkarlarını yüceltmek için tüketici toplumunu yaratmak zorunda kalmıştır. toplumlar bu sebeple kitle haline getirilmeye başlanmıştır. kitleleştirme hareketi bazen baskı, bazen ideoloji aygıtlarıyla mümkün hale gelmiştir. devlet ve sermaye sahibi kitle ilk olarak, zorlayıcı görünmediği için ideoloji aygıtlarını kullanır ve kitle kendi rızasıyla verilen ideoljiyi farkına varmadan kabul eder. bu kabul sonrası kitleyi her yöne çekmek kolaydır. milliyetçilik ideolojik aygıtların en temel ürünüdür. tıpkı din, barış mesajları, sağduyu gibi. tarihi sürece bakıldığı zaman milliyetçilik, türkçülük gibi kavramların esamesi okunmaz. belirtmeliyim ki okuduğumuz tarih kitapları da, devletin ideolojik aygıtı haline gelmiş ve tarihi gerçekliği saptırarak, eleştirel iletişim kuramlarında ve kültür incelemelerinde sıkça değinilen yaratılan gerçekliği yansıtır. bu sebepledir ki birinin çıkıp sen milliyetçiliği ne sanıyorsun, türkçülük kavramını öğren öyle gel, hakkında ne okudun diyenler de, muhtemelen yaratılan gerçeklikleri okuyarak milliyetçiliğin bir kavram değilde, egemen güçlerin onları pasivize etmesini sağlayan, ideolojik bir araç olduğunu farketmez. kimseye ayar değildir amacım. milliyetçiliği benimsemeden önce, bu nedir, ne değildir, toplumlardaki etkisi nedir, tarihsel gelişimi nedir, ortaya neden çıkmıştır bir araştırılsın. ayrıca milliyetçilik çağrısıyla sağduyu yaratılması da hatanın en büyüğüdür. sağduyu bilinçlenmek değil aksine uyutulmaktır.