körü körüne bir şeylere inanmak kadar zavallıca bir davranış paterni olamaz sanırsam. size ne ezberletildiyse onu söylüyorsunuz, papağan gibi tekrarlıyorsunuz. ya arkadaş, bu din denen dogmalar bütünü ya palavralardan ibaretse? bir düşün hele: insanlık dogmalarla mı ilerledi, şu anda bulunduğu yere geldi? ("nereye geldi ki la?" diyen su yumuşakçalarına hiç lafım olmayacak, en başından diyeyim.) ver bunun cevabını. ya da boşver lan cevabı. ezberlediklerini bir kenara bırakıp biraz eleştirel düşünmeye çalış ki, insani birtakım niteliklere sahip olduğunu görelim hiç değilse. hemen eleştirenlere hakaret yağdırmalar... nedir bu işaret edilen yere değil de, ısrarla işaret eden parmağa bakma aptallığı, gafleti! lan benim kedim bile bir süre sonra artık gösterdiğim yere bakmaya başladı da, siz hala maltafol gibi ısrarla işaret eden parmağa bakıyorsunuz. illallah be! biraz şüphe duyun. şüphe erdemdir. şüphe duymaktan korkmayın. şüpheler olmadan yanlışlardan kurtulmak ve doğrulara ulaşmak mümkün değildir. bilimin temelinde şüphecilik ve merak vardır. e ama kutsal kitap ısrarla, defalarca "şüpheye düşenlerden olma!" gibi emirleri kafama kafama çakıp duruyor. iyi de sormazlar mı adama (ya da ona diyeyim): şüphe duymak da son derece doğal ve insani bir eğilim değil midir? bir şeylere araç değil midir? ne var lan biraz şüphe duysanız?