tekin yalnızoğlu, 33 yaşındadır. istanbul'da yaşar. serviscidir. işçisi olduğu tur şirketinde okul servisi, fabrika servisi ve turist servisi olarak direksiyon sallar. bekarlığı dert etmektedir.
tekin, 2011 ilkbaharı'nda 1 nisan tarihinde şaka gibi bir soğuk havada, yağmurlu bir güne başlar. her zaman ki gibi önce okula öğrenci taşır. sonra turistlere, tarihi yarımada'da tur yaptırarak devam eder. akşam işçileri evlerine bırakarak günü sonlandırır.
nihayet tekin, içinde derin yalnızlık çığlıklarının yankılandığı, varoşlardaki gecekondusuna girer. yorgunluktan hemen yatağına gider. ama o gece uyku gözüne girmez tekin'in. sağa döner olmaz... sola döner olmaz... koyunları sayar olmaz... tekin'e, o gece eve girdiğindeki sessizlik, hayatındaki yalnızlığı başka türlü hissettirir. dayanamaz, söver bekarlığına.
tekin, o gece uyuyamayacığını anlar. gecekondusundan çıkıp, servisine binince otuz dakika sonra taksim'dedir. minibüsünü bir yere park eder. dertli dertli dolaşır taksim'de... istiklal'de... istiklal'e çıkan beyoğlu sokakları'nda... tünel'de... galata kulesi'nde... karaköy'de... sirkeci'de... deli gibi dolaşır tekin. tüm yanlızlığıyla; söverek.
oturur sirkeci'de bir kaldırıma, bakar gelip geçen trenlere. tekin, çaresizliğin verdiği aptallıkla, el sallar onlara. bir ara tekin'in gözü, karşı kaldırımda işi gereği dikilen bir hanımefendiye takılır. bir karış topuklu beyaz botlu, bir karış mor etekli, kare külotlu çoraplı, üstten üç düğmesi açık beyaz gömlekli, sarı çantalı; bir hanımefendi. tekin, hanımefendinin yanına gider; fiyatta anlaşmak için. tekin:
_merhaba, adınız?
hanımefendinin cevabı: yaprak.
tekin: gidelim mi?
yaprak: gidelim.
aynı gece başka bir yer...
muhittin bakmazoğlu, 7 yaşındadır. istanbul'da yaşar. cips, kola, çikolata üçgeninin ortasında, yaramazlıklarla dolu bir hayat sürmektedir. doğal olarak bekardır. ama kendisi gibi 7 yaşındaki gamze, muhittin'in çıktığı olur. okula hergün serviste yanyana giderler.
1 nisan'ı, 2 nisan'a bağlayan gece, yağan yağmurla beraber çıkan gök gürültüleri muhittin'i rahat bırakmaz. gök gürültüsünden korkan muhittin, geceyi anne-babasının ortasında geçirmeye karar verir. odasından çıkar. yatak odasının önüne gelir. kapı hafiften aralıktır. içeriden annesinin kahkahalarını duyar. babasının ise kurt taklidi ve benzeri gibi... ilişki öncesi sık rastlanabilen, diğer türlü şaklabanlıklarla annesini güldürdüğünü görür.
annesini, babasına "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" kendisine ayıp diye öğretilen yere takarken gördüğünde... geceyi anne ve babasının ortasında, geçiremeyeceğini anlar.
tekin ve yaprak, taksim'e çıkan sokakların birinde, perdeleri kapalı olan serviste geçirirler geceyi. bu gece tekin'e, 112 liraya patlamıştır. 100 lirası yaprak'a. 12 lirası muhittin'in "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" 12'lik kutusuyla aldığı markete.
servisin en arkasındaki beşli koltuktadır; tekin ve yaprak. tekin'in sırtüstü yatıp bir yandan da yaprak'ı, bacaklarıyla kenetlediği bir pozisyondadırlar. yaprak'ın çantası, tekin'e yastıklık eder. onları uyandıran, simitçinin yanık sesi olur. yaprak çok rahattır. südyenini takması için, tekin'den yardım isterken bir yandan külodunu giyer.
tekin'in ise eli ayağına dolaşmıştır. malum onun da çalıştığı bir iş vardır. gömleğini iliklemeden giymiş, elinde pantolonuyla direksiyonun üzerindeki kareli donuna yönelmiştir. yaprak, bir keyif sigarası yakar. tekin giyinirken, sigarasının yarısına gelir. tekin, sigara dumanını yeni farkederek kızar:
_ne yapıyorsun çocuklar binecek bu arabaya.
yaprak: çocukların şimdi mi geldi aklına?
tekin: ben servisçiyim. seni evine bırakayım.
yaprak: (şuh bir kahkaha atarak) ev mi dedin sen?
aynı sabah...
muhittin bakmazoğlu, uykusuz geçen gecenin ardından, okula gitmek için kapının önünde servisini bekler. malum sebebten dolayı, geç kalan servisi nihayet gelir. önce anne ve babasına el sallar. sonra tekin abisine, selam vererek servisine biner.
tekin'in servisi, en son muhittin'i alır. sonra okula yönelir. tekin, hala dün gecenin etkisindedir. çok uykusuzdur. ayakta zor durur. bu durumdayken etrafında olup bitenlerle ilgili olmasını beklemek imkansızdır.
muhittin servise bindiğinde ilk dikkatini çeken, dün akşam annesinin babasına takarken gördüğü "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" arkadaşlarının elinde oynarlarken görmesidir. kimi kendisi gibi balon diye şişirir. kimi uzatır durur.
muhittin, en arka koltukta oturan gamze'sinin yanına yönelir. muhittin, gamze'yi gördüğünde şok olur. gamze'nin elinde "daha önce balon sanıp şişirmeye çalıştığı şeffaf, plastik ve uzayan maddeyi" görür. gamze de muhittin gibi balon sanıp, şişirmeklidir malum maddeyi. gamze, bir yandan da yanındaki berke'nin söylediklerine kahkahalar atarken, muhittin'e:
_gelsene muhittin, biz berke'yle çok eğleniyoruz. bak. sana da bir balon ayırdım. sen de bize katıl.
ama tekin'den daha fazla dün gecenin etkisinde olan muhittin, gamze'yi çoktan yanlış anlamıştır.