feminizm deyince akla gelen erkeğe düşmanlık kavramı aslında haklarını savunmaya çalışan kadının karşılaştığı zorluklar dolayısıyla ortaya çıkmıştır. yani feminizme erkek düşmanlığından tamamen uzaktır demek çok da doğru olmaz. elbette amaç; erkek ve kadının toplumda eşit imkan ve haklara sahip kılınmasıdır. fakat bu tamamiyle laylaylom bir ortam yaratmamıştır günümüzde. ne kadar çok feminist eylem varsa, o kadar çok da karşı erkek görüşü vardır.* buna paralel olarak da, özellikle iş ve bilim hayatında, feminist kadınların içinde erkeklere karşı, onları daha üretken ve aktif yapan az ya da çok bir hırs duygusu varlığını sürdürmektedir.
feminizm kavramı toplumda ikinci planda kalan ya da ikinci plana atılan "kadın" ın kavgası değil midir? peki ya geçmişten günümüze kadını insan grubundan bile saymayan, mankind* ya da businessman* gibi kavramları yalnızca erkek cinsine mal eden zihniyet yine erkek değildir ne nedir?
toplumda kadın için " çok konuşan varlık" yakıştırması yapılır. * hayır efendim, kadınlar çok konuşmazlar. bu tamamiyle saçmalıktır. bu, kadından beklenen sözcük sayısıyla ilgili bir meseledir. kadını yalnızca sex ve çocuk yapan, yuvayı düzenleyen şahıs olarak adlandıran kokuşmuş zihniyetler, onun herhangi bir konu üzerindeki düşünce ve duygularını açığa vurarak ifade etmesini fazladan bir eylem olarak yorumluyorlar. dolayısıyla, belki de yanındaki erkekle aynı sayıda sözcük sarfeden kadın, konuşunca " çeneci" oluyor. bu açıdan feminizm, temelde, erkeğin kadına bakışını değiştirmeye yönelik olmalıdır.