üniversite yıllarımda yurtta kalırken başıma gelen bir olaydır. ayıptır söylemesi ben işimi bitirdikten sonra telefonun düşmesine binayen WC'nin deliğine baktım, birde kendi koluma baktım; kolumun WC deliğine sığmayacağını anladım. böyle kötü günlerde gerçek arkadaşlıklar ortaya çıkar efendim. hemen yurttan oda arkadaşıma durumdan bahsettim. kendisi o yıllarda 55-60 kg civarında olduğundan kolunun WC değiliğine sığabileceğini düşünmüştüm ki hakikaten de sığdı. temizlik görevlisinden almış olduğum bir adet çöp poşetini arkadaşımın kouna geçirip, arkadaşımı amuda kaldırarak kolunu WC deliğine sokmasını sağladım. arkadaşım bir iki kurcalamadan sonra telefon ulaştı. arama kurtarma faaliyetlerinin ardından lavabonun tıkacını tıkamak suretiyle içine sıvı sabun sıkıp, lavaboyu doldurdum ve telefonu lavabonun içine attım. bir iki keseden sonra telefonun sim kartına kavuşmuştum. daha sonra fön makinesi sayesinde telefonu kurutup tekrar çalışıp çalışmayacağını test aşamasına geçtim. telefon (nasıl sağlam bişeyse artık) çalıştı. bunu fırsata çevirebilmek için ertesi sabah telefonu telefoncuya götürüp sattım. telefoncu hiçbirşeyden şüphelenmedi. şimdi merak ediyorum benim telefonumu telefoncudan satın alan herhangi bir kişi var mı acep diye.
bu entry'den çıkarılacak ders: arkadaşlarınızı iyi seçin. yarın bir gün telefonunuz WC'ye düşerse onu sizin için WC'den alabilecek arkadaşlar olsun. bir mesainin daha sonuna geldik. esen kalın.