"herşey bitti" dediğin anda bir yaprak kök salar damarlarında, susuz yuttuğun, antibiyotik niyetine aldığın bir yalanın y'an etkileri hazımsızlık yapar. "bana yalanlar söylese yetinecektim, ama yalan söyledi"* kabilinden bir tebdil-i mekan vakasına su verirsin, öfkenin yalancı peygamberliğinde. ki doğrudur, k'an davasıdır bilinçsizce içinde güttüğün, hiçbirşey ifade etmez artık, aşk sandığın bir yanılgının toprakaltı sürgünlüğü... ne içinde büyüttüğün stoplazmik kıvrımlara yol verirsin artık o'ndan geçen, ne de herhangi bir şekilde aya'küstü sancılarına bir durak ararsın o'nda bekleyebileceğin...
"zamanın akli dengesini bozan trajik sevgililer olacağımıza aynı hastalığın iki farklı belirtsi gibi yaşarız başkalarının vücudunda. daha çok çiçek açarsın, salacak çok kokun var zulanda. şüphesiz,eklenmeye gelmedin ya dünyada birilerine... start hakemin de yok parmağının kasıldığı tetikte. korkmuyorsun da. ya namludan sıfırdan çıkarsa diye..." *
gibilerinden birşeyler karalamaya çalışırsın haddin olmayarak, g'üç noktaların yerini doldursunlar ya da sadece l'af olsun diye... gidiyorsundur. hepsi budur. ikinizin de ke(n)di olduğu bir hayatta görüşmek üzere...
ha bir de, "günaydın, gittim ben" diye de cıvıklaştırırdım ya cop'üler kültür ekseninde, neyse...