özlemeye alışmak

entry8 galeri
    1.
  1. boşver dedi. internet var, telefon var, uçak var mesafeler artık kısa dedi. bir de bunun üzerine 'küreselleşmenin olumlu yanlarından faydalanmayacak mıyız canım' diye espri yaptı ama onun da gözleri benimki gibi doluyordu.

    ilk tercihim olan uludağ üniversitesi ni kazandığımı duyduğumda çok sevinmiştim hemen ona haber verdim o da sevincinden havalara uçmuştu. plan belliydi o mersin üniversitesi'nde okuyordu zaten bir sene önce kazanmıştı benden. hazırlıkta okuyordu, ben de okulu uzatmazsam aynı zamanda bitirecektik okulu, sonrası malum ikimizde iş bulacağız tabi sonra ben askere gidip gelecem ve sonra ömrümüzün sonuna kadar birlikte olacaktık. evet plan buydu, planının işlememesi için de hiçbir sebep yoktu.

    mersin'den ayrılıp bursa'ya gitme vakti yaklaştıkça tarif edilemez bir hüzün kaplıyordu bedenimi. 10 gün vardı çocukluğumdan beri ayrılmadığım mersin'den ayrılmaya. hadi mersin'i bırak o'ndan ayrılmaya. gideceğim gün gelene kadar her gün akşama kadar beraber olduk. yine bir mersinli olan mehmet coşkundeniz'in çocukluğundaki mersin'inden bahsederken dediği gibi: '' bisikletlerimize atlar gezerdik mersin'de nereye gittiğimizin hiçbir önemi yoktu, bütün yollar denize çıkardı''. biz de aynen öyleydik mersin oteli'nin önünde buluşuyor daha sonra ayaklarımız bizi nereye götürürse oraya gidiyorduk ki bu gittiğimiz yer genelde deniz kenarında bir çay bahçesi oluyordu. hiç susmadan palanlar yapıyorduk bir ay ben gelecektim mersin'e bir ay o gelecekti bursa'ya, çünkü daha fazlasına o da ben de dayanamazdık.

    veda

    artık bursa'ya gitme vakti gelmişti. daha mersin'den ayrılmadan yanlış bir karar verdiğim kanısına varmıştım. keşke mersin'de mi okusaydım?, şimdi gitmsem mi?, yaptığımız planlar ne olacaktı, bu kadar güçsüz müydüm daha işin başından pes edecektim? elimde köksallar turizm'e ait bilet mersin'in iğrenç otogarı'nda beklemeye başladım. onun gelmesini istememiştim tek başına veda edecektim mersin'e de o'na da. otogardaki yarım saat bekleyiş sırasında otuz defa aklımdan geçirdim vazgeçmeyi ama dedim ya planlarımız, hayallerimiz vardı zor da olsa katlanmalıydık. kalbim sıkışıyordu acıdan ayrıca 1000 km'lik yol nasıl biterdi ya da biter miydi? otobüsün kalkma saati geldi koltuğuma oturdum ve o ara daha iyi anladım hakkaten ''soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçiliyor çocuk olmaktan''. otobüsteki herkes rahattı benden başka, ben sadece onu düşünüyordum. otobüsün kulaklığını kulağıma taktım ve bir ay boyunca yalnız dinleyeceğim türküyü dinlemeye başladım.http://fizy.com/#s/1ajcle

    bursa

    indiğimde bursa'ya kimse karşılamadı beni, kimseyi tanımıyordum ve ben iner inmez bursa'ya sonraki bir hafta boyunca neredeyse hiç dinmeyen bir yağmur başladı bursa'da. nasıl bir şehirdi bu böyle akdeniz'de yetişmiştim ben, biz de kışın bile bu kadar yağmur yağmıyordu. neyse iner inmez aradım o'nu sesi ağlamaklıydı, boşver dedim bak bugün 29 gün kaldı gelmeme. biraz daha konuştuktan sonra bu böyle olmayacaktı yatay geçiş yapacam söz dedim sadece 1 sene dayanalım sonrasında her zaman beraber olacaz söz. ikna ettim artık tek bir amacım kalmıştı yatay geçiş yapıp mersin'e geri dönecektim.

    mersin

    bursa'daki bir ay bir yıl gibi gelmişti bana zaman hiç geçmiyordu ama şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi o'nunla vakit geçirmeliydim her dakikasını değerlendirmeliydim, öyle de yaptk zaten kaldığım 4 gün boyunca hep beraberdik ama yine veda vakti geliyordu. boşverdim gamsız oldum bindim otobüse tekrar geldim bursa'ya notları yüksek tutup mersin'e dönecektim.

    ankara

    bir ay daha geçmişti üzerinden artık gelme sırası ondaydı sabah telefon çaldı ve bursa'ya malesef gelemeyeceğini ankara'daki halasının hastalandığını söyledi ankara'da görüşelim diye teklif etti, çok sevinmiştim hem ankara'da da arkadaşlarım vardı hem o'nu hem de arkadaşlarımı görürdüm. ankara'da 10 gün kaldım ve birbirimizi görmediğimiz günlerin acısını çıkarıyorduk o 10 gün içerisinde. 10 gün sonra sınavlarda dolayı mejburen bursa'ya dönmek zorunda kalmıştım ama olsundu sınavlardan hemen sonra zaten mersin'e gidecektim.

    seçil

    seçil uludağ üniversitesi'nin en güzel kızıydı, bizim sınıftaydı. istemeden de olsa seçil'den hoşlanmıştım. kendimi kahrediyordum tüm dürüstlüğüyle tüm kalbiyle beni seven bir kızı düşüncede de olsa aldatmayı kendime yakıştıramıyordum. bu sefer gözden ırak gönülden de ırak olmasındı, bunun üzerine kendi kendime karar aldım seçil'i mejbur olmadıkça bir daha görmeyecektim.neredeyse hiçbir dersi seçil'in seçtiği hocalardan almadım. görmemem gerekiyordu seçil'i. öyle de yaptım bazen derslere girmedim, bazen de sınıfça yapılan organizasyonlara katılmadım, kısaca herkesten uzak olmam dolayısıyla sınıftan birkaç kişi dışında hiç arkadaşım yoktu.

    ihanet

    zaman su gibi akıp geçiyordu ilk dönem itibariyle yatay geçiş yapacak puanı elde etmiştim artık beklemem gereken tek dönem kalmıştı ama bu arada bursa'ya da alışmıştım yine de mersin'e gitmem gerekiyordu kararlıydım. bursa'da hava o gün kapalıydı tekefonum çaldı mersin'den bir samimi arkadaş. memcos dedi bırak bu kızı dedi senlik bi kız değil kardeşim bu kız dedi. o an kafamdan kaynar sular dökülmüştü. inanmadım daha detaya girdi. nasıl dedim. biriyle gördüm dedi. arkadaşıdır dedim. arkadaşı yarım saat elele dolaşmaz dedi. belki o değildir karıştırmışsındır dedim. selamlaştık dedi. sustum. o gün belki de şu ana kadar yaşadığım en kötü gündü ama hala inanamıyordum. böyle bir şey olamazdı o yapmazdı, yapsa bile şimdiye kadar nasıl anlayamamıştım. daha dün konuşmuştuk nasıl bu kadar rol yapabiliyordu. 2 saat boyunca sigara içip oturduktan sonra aradım, anlamış olacak ki çok denedim memcos dedi olmadı olmuyor. canın sağolsun dedim bir daha görüşmedik.

    mal adam

    o günden sonra ot gibi geçti birinci sınıfım, günün 13-14 saatini uyuyarak geçirdiğimi hatırlıyorum, hep bir kendini suçlama, nefret etme, kendimde hata aramakla geçti bu yıl sömestır tatiline mersin'e gitmedim belki karşılaşırız diye. mersin'den nefret ettim, ankara'dan nefret ettim hep gezdiğimiz yerler geldi aklıma ama boşverdim boşvermeliydim.

    zaman

    her şeyin ilacıydı zaman, insan oğlu güçlüydü zamanla her şeyin üstesinden geliyordu. zamanla bursa'ya da alıştım hatta sevdim. bir daha hiç gitmeyeyim mersin'e dedim, görmeyeyim onu. artık benim de sevgim bitmişti ona karşı güzel bir anı olarak da kalmayacaktı çünkü beni aldatmıştı. ikinci sınıfın yazında mersin'den çocukluğumdan beri tanıdığım bi dostum istanbul'a davet etti beni tamam dedim. otogarda seçil ile karşılaştık o da aynı otobüsle istanbul'a gidiyordu, otobüs boştu seçil'le yan yana oturduk gidene kadar muhabbet ettik o ara aklımdan geçirdim keşke sevgilim olsaydı seçil. biraz daha muhabbet ettikten sonra seçil'in istanbul'a erkek arkadaşının yanına gittiğini öğrendim. olsun dedim.

    her aşk ölümü tadacak

    okulun bitmesine 6 ay kalmıştı mersin'e gitmem gerekiyordu. gittim arkadaşlarım aracılığıyla mersin'de olduğumu öğrenmiş. telefon açtı arkadaşça görüşelim dedi işin açığı ben de merak ediyordum onu, nasıl dedim ben de bilmiyorum ama tamam dedim. nerede diye sordum. her zaman gittiğimiz çay bahçesini söyledi. gittim görüştük ama nedense hiç heyecanlanmamıştım onu görünce sanki yabancı gibiydi gayet soğuk kanlı bir şekilde soru sorarsa cevaplıyordum. neden böyle olduğunu sormayacak mısın dedi. hayır dedim. üstelemedi. aşırı çirkinleşmişti ya da bana öyle gelmişti acaba önceden de çirkin miydi?

    daha sonra bir arkadaşım vasıtasıyla sözlükten haberdar olduğunu ve yazdığım her şeyi takip ettiğini öğrendim. ben aslında bu yazıyı ona yazdım bunları bilsin istedim.

    veda:alıştığımdan dolayı artık bana koymayan, otogara gidince hüzünlenmiyorum artık.

    mersin:20 senemin geçtiği güzel yer ama senin yüzünden vazgeçilmez değil artık.

    ankara: seviyorum artık.

    seçil:uludağ üniversitesi'nin 2006-2010 yılları arasındaki en güzel kızı. evlenilecek kız.

    ihanet:burayı sen doldur.

    mal adam:memcos

    zaman:her şeyin ilacı.

    hani bahsetmiştim ya mersin'den bursa'ya giderken bir şarkı dinliyorum. yeni bir şarkı daha keşfettim hem de yine aynı kişi söylüyor:http://fizy.com/#s/1ahs0c

    (bkz: ben bu yazıyı sana kustum)
    0 ...