"bakın bakın, hikmet karcı ne kadar şerefsiz bi adammış!"
-karısını bırakıp metres tutmuş, cık cık cık, çoğayıp.
-karısını sersefil halde bırakmış, ayak altından çekilsin diye başka yere postalamış. oysa ben hiç yapmam öyle şeyler.
-metresinin aşkından gözü başka şey görmüyormuş. karısına, çocuğuna fakof demiş resmen. aman tanrım, bir kadın uğruna aileden vazgeçmek... kulaklarıma inanamıyorum böyle şeyler yaşanıyor mu gerçekten? allah allah ya.
ali, aslında sen bir meleksin ama kimse bunun farkında değil :(((. hikmet karcı'yı cemile'ye ispitlerken "bi dakka lan, bu hikaye çok tanıdık ama.." demedin mi hiç? gerçi senin gibi pişkinin önde gideni bir adam, duracak ve kendine pay biçecek... hahayytt. daha neler. elin adamına da yok yere yemek ısmarlamış oldun, derdine yan asdfg. caroline eksik paraların hesabını sorar sana. bundan kelli de cemile'yle uğraşmayı bırak. o artık nişanlı bir kadın.
hikmet karcı beyefendi, geleceğin hilmi önal'ı olmaman için, sana direk hikmet diyeceğim. malum, ona da sürekli hilmi önal diye diye dizi resmiyetine yeni bir soluk getirmişlerdi. sen de aynı yolda ilerliyorsun, dur bakalım. neyse.
sevgili hikmet;
cemile'ye aşık oldun, evlenmek istedin tamam, anladık. çok tatlısın bebişim. ama, zaten öküzce bir evlenme yapmışsın, ali'ye inat olsun diye dedikoducu kadınların ve mahalle esnafının içinde "cemile, evlen benimle. seni seviyorum." demişsin, be adam, hala öküzlük ediyorsun ama. yolun ortasında cemile'yle karşılaşıyorsun, kadın sana iki açıklama yapmaya çalışıyor, "tamam tamam hallederiz onu sen söyle evlencen mi benle?" diyorsun resmen. geberdin mi? daha önce de söylemiştim, senin murat'ın babası falan olmandan şüpheleniyorum ben. ikinizde de bir kudurmuşluk bi bişey. kendinize gelin lan.
berrin, sen böyle bazen aslında hiç mi hiç önemli olmayan fakat önemli olduğunu zannettiğin diyaloglara giriyorsun ya, işte o zaman seni izlemekten keyif alıyorum. o surat ifadenin anlamsızlığına bakıp bakıp gülüyorum.
"anneee, senin mutluluğun bizim için her şeyden daha önemliii"
ay canım ya, söylemesen bilmeyecektik.
oysa devamında "ama lütfen önce ben evleneyim. annesi ikinci evliliğini yapıyo, kızı daha evlenemedi demesinler :(((" diye bir şeyler söyleseydin, işte o zaman gönlümde taht kurmuş olacaktın bebişim.
caroline the şopar;
kına gecende sergilediğin caroline tarzı göbek havası, kayserili tüccar zekan, kocana karşı kurduğun maddi otorite derken, şimdi de çingeneliğin çıktı. o paraları çamur içinden toplarken hiç mi utanmadın be kadın? bak cemile'ye, "ben ali'nin parasına tenezzül etmem" dedi, ali senin sipalileri havaya saçarken oralı olmadı bile. ama sen? düğünde yere atılan paraları toplayan çocuklar gibi abandın hemen. görgüsüz. onlaağ binim pağralaağ.
dizi tarihinin en kezban karakteri, murat;
birincisi, canım, oturduğun yerden yapmaya çalıştığın dans, daha doğrusu o saçma sapan el kol hareketleriyle tam bir andavallı olmuştun. bir daha yapma. sen sadece dans edenleri izle, aylin'i izle, hatta mesude'yi izle. ama oynaşma, kıpraşma. ıyyh.
ikincisi, inatla abinle aylin'i yakınlaştırıp durma. bak adnan ziyagil diyorum, tehlike diyorum. kendin kaşınıyorsun.
üçüncüsü ise, acilen süleyman'ı koruma ve yaşatma derneği kur. onun başına bir iş gelirse senden bilirim. çünkü ne olduysa hepsi senin aylin saplantın ve soner-aylin ikilisini gereksiz bir şekilde bir araya getirmeye çalışmalarından kaynaklanıyor. aşırı mı saftiriksin yoksa "a-haa, şimdi dans edin, beden dilinizden birbirinize karşı ne hissettiğinizi çözücem. ben hasta yatağımda yatarken gizliden gizliye bunun eğitimini aldım nihahah" diyerek ters köşe mi yapacaksın bilemiyorum.
mesude, canım sen ne bok yemeye girmeye çalıştın soner'in çalışma odasına? amacın ne? ne arıyorsun, ne bulmaya çalışıyorsun? hayır, adamın yatak odasına kadar giriyorsun, hizmetçiyi -neye güvenerek söylediysen artık- kovmakla tehdit ederek odadan çıkarıyorsun, adamın yanına da bir güzel kuruluyorsun, ee? "dur ben bi gidip şunun çalışma odasına gireyim, belki bana aşk mektupları yazmıştır" demiş olamazsın değil mi? oysa ben, "soyunup soner'in yatağına gireyim, sabah uyandığında soner ben artık senin namusunum, benimle evlenmek zorundasın derim. annemden korkan tipi kayık babamı da belalı gibi gösteririm, benimle evlenmezsen babam seni öldürür derim. babamın silahı da var zaten ooh oldu bu iş" diyeceksin sandımdı. ama sen gittin adamın tapu mal mülk belgelerini kurcaladın. ve şansa bak ki, gerçeklerle yüzleştin. al kına yak.
aylin, sendeki cesarete de hayranım doğrusu. hayır, soner'e o kadar trip atıyorsun, surat asıyorsun falan ama, "ulan ben böyle davranıyorum da bu murat anlamış mıdır acaba soner'e aşık olduğumu?" demiyorsun yavrum? hiç mi umrunda değil, anlamadım ki.
süleymaaaaaaaann!!!
asaletine kurban
nezaketine hayran
köpeğin olayım süleyman.
soner mesude ile evlense, cemile caroline'in hizmetçisi olsa, necati mete'yi kroşe manyağı yapsa, osman'ı muhteşem yüzyıl'daki şehzade mustafa'yı oynayan gerzek velet canlandırsa bile, sen var olduğun sürece bu diziyi izlerim süleyman. senin için izlerim süleyman. canımsın.
cemile, ali'yi göt edişin tüm yurtta ve dış elçiliklerde şölenlerle kutlansın. helal olsun sana.
canııımmmm çok mutlu olun inşallaaahh ^_^
(bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun)