iç ses ile sevişirken vicdana şuursuz yakalanmak

entry1 galeri
    1.
  1. vazgeçilen ile vazgeçilmeyen arasında gidip gelirken yakışıksız olan bir 'an' bünyesinde hunharca her 'an'a enselenmek. tipik bir ebeveyn korkusu değil. şizofreni şizofreni çoğalma durumu bu.

    son sorulmuş sorudur aslında ilk sorulan soru. kısmet bugündür ama bugün kaderin değildir.
    ....

    sahne ışıklarıydı yüzüme vuran manzaram. kıpırtısız bir akşam sefası yaşarken gururum; onurum göğsüme vuran bir sızının son sinyallerini vuruyordu. kaldıracak bir ayağı olmayan köpeğin kendine taktığı insan tasması ve dolduracak bir yüreği olmayan insanın hayvanlaşması neticesinde susuyordu göğe yükselen her bakış. lanların ulanların havada birbirini becerdiği ansızın yükselen gecemde her bir boşalma yağmur görüntüsünden uzak bir rehavete bürünüyordu. sanki gök yarılmıştı da yer içine girmişti. ne insan vardı ortada ne de var olmak için bir sebep. her şey andaydı ve an, yükseklerden düşen uğultuların çığlıkları kadar uzun sürüyordu. oysa ki an dediğin uzundu ve bir şey uzun ise, onu kısaltmak can acıtıyordu. kısaldığındaysa onu uzatmak bir hayli zaman. ve her bir zaman, an'ın bakışından daha da kısaydı. an'ın tek bakışı da zamanın sonundan uzundu. uzun olan her şey ise uzun uzadıya yürek burkuyordu. nedeni yoktu hiçbir davranışın. içgüdü artık insan için doğarken, ölen bir tek vicdan denen zımbırtıydı.

    böyle bir anda yaralanmıştı ve yarası şurasındaydı. şuurunu kaybetmiş bir vaziyette ağlarken, her gözyaşı kendisini bir organından daha ediyordu. elinde bir tek sol eli kalmıştı, sol elindeyse bir tek yüreği. istemiyordu artık ağlamak. ağlamak istiyordu da tükenmek bitmek istemiyordu.

    vicdansızdı sırf bu yüzden de tastamamdı. herhangi bir şeyi yoktu vücuduna dair. yüreğini de yedirirken köpeğine, her ısırmasında vicdansızlığından acıyordu anlamıştı artık. biliyordu ağlar iken yok olacağını. ya yüreğini tastamam yedirecekti hayvanına ya da hayvanı gibi yiyecekti kendini her gözyaşında. peki ama nedendi bu gözünden dökülen yaşlar? neden üzülmüştü karşısında çaresiz durana? hani aslında vicdanı bir gece önce yenmişti bir öğle sefasında. sefa sürecekti hani, cefayı becerebilmek uğruna. peki ya bu adam, neden vücudunu terk etmişti, yüreğini salıvermek yerine? aptal mıydı yoksa o da insan görünümlü hayvanlardan mıydı? peki ya öyleyse, kendisi neydi? asıl hayvan kendisi değil miydi? bunları düşünen, bir soru vaziyetinde de kulağına fısıldayan kimdi?

    -bakar mısınız, burası neresi?
    1 ...