maçı baştan sona stres içinde izledim. zaten büyük maç dediğimiz olay budur. bunda bursaspor'un kadıköy'e son şampiyon olarak gelmesinin ve geçen yılki maçın büyük etkisi var tabiiki.
önce rakip bursa'dan başlamak istiyorum bu nedenle. şimdi bursaspor'un şampiyonluk şansını sürdürmek için bu maçtan ve sonraki trabzonspor maçından mutlak galibiyetle ayrılması lazımdı. oyun planı klasik bir 4-5-1'di zaten bursa takımının. iyi kapanıp kaptıkları toplarla hızlı hücuma çıkmak istediler ki ozan ipek ve volkan şen'in ilk 11 başlamalarının sebebi de buydu. planları ilk yarıda iki kez işledi, ikinci yarıda ise kenny miller'ın ezdiği bir top var, onun dışında zaten maçı kendi yarı sahalarında oynadılar. mutlak galip gelmesi gereken bir takımın bu kadar defansif oynamasını anlayamayanlar olabilir, şöyle açıklayalım bunu; ertuğrul sağlam en azından beraberliği kurtarmak istedi ki bunun için ekstra bir efor sarfetmediler. bursaspor zaten ligin en az gol yiyen takımı ve bu maçı gol yemeden bitirmeleri çok normal. maçın son yarım saatini kendi yarı sahalarında geçirmeleri ise zaten fenerbahçe'nin bitmek bilmeyen baskısından dolayıydı. iki puan kaybetmekten çok, bir puan kazandılar ve şampiyonluk ümitleri bence hemen hemen bitti gibi. trabzonspor karşısına da aynı taktikle çıkarlarsa ordan da bir puan çıkartabilirler. aksi takdirde mağlup olarak tamamen yarış dışı kalacaklarını düşünüyorum. uefa'ya katılma konusunda da en azından gaziantepspor ve kayserispor'un puan kayıplarıyla 3. sıradaki yerlerini sağlamlaştırdılar.
gelelim fenerbahçe'ye. fenerbahçe öncelikle yanlış bir dizilişle başladı. bu yanlış dizilişi müthiş bir istek ve presle kapatmaya çalıştı bizimkiler. pek mümkün olmadı tabii. çünkü mamadou niang'ın sol çizgide durmak yerine sıkça ortaya hatta bir ara sağ kanada kadar gelmesi yaklaşık 20 dakika kadar fenerbahçe'nin 3-5-2 oynamasına sebep oldu ve bu esnada da kanatlardan iki kez pozisyon vermesine sebep oldu. ha bursaspor beceriksizdi bunları değerlendiremedi.
fenerbahçe'nin sene başından bu yana etkili performansının altında kanatları kullanarak gol bulmak var. sistemi değiştirdiği zaman her şey yolunda gitmiyor tabii ki. 3-5-2 varyantlarını daha önce manisaspor ve galatasaray karşısında da denedi aykut kocaman. hadi manisa maçında bu işledi, ancak bursaspor gibi hepsinden daha iyi kapanabilen bir takım karşısında oyunu ortaya sıkıştırmak çok mantıklı değil. galatasaray maçında da kilidi açan adamın miroslav stoch olduğunu unutmamak lazım.
stoch'tan bahsetmişken devam edelim; bu maça kesinlikle ilk 11 çıkmalıydı. çünkü stoch dar alanda çok daha başarılı issiar dia'ya oranla. stoch'un adam eksiltebilme özelliği ve top hakimiyeti kesinlikle dia'dan daha üstün. dia ise geniş alan yakaladığı anda inanılmaz etkili olabilen bir adam bu yüzden skor üstünlüğünden sonra dia'nın oyunda olması daha mantıklı olurdu diye düşünüyorum ben. sonrasında semih şentürk niang'a oranla çok daha iyi bir karambol golcüsü ve oyuna daha sonradan girdiği durumlarda kesinlikle daha yararlı oluyor.
şimdi diyeceksiniz ki yabancı kontenjanı, cristian baroni vs. evet cristian fena bir performans sergilemedi, istekliydi, pres yaptı, topu doğru kullandı ancak yabancı kontenjanımı ben bu şartlar altında cristian'a vermem, ha olaki vermek zorunda kaldım, daha önce onun yanında oynayınca etkili olan genç gökay iravul neden düşünülmedi acaba? özer hurmacı'dan kat kat daha yararlı bir oyuncu gökay o genç yaşına rağmen. hem daha özgüvenli, hem de daha basit oynuyor. ha özer 12 km koşuyor maç başına. eh gökay'da 11 başladığı maçlarda 11,5 km ve üstünü koşuyordu. yani mücadele açısından bir farkları yok. fenerbahçe'nin ne olursa olsun sağ kanatta gökhan gönül& mehmet topuz ikilisini bozmaması lazımdı. ha sol kanatta diyelim ki yabancı kontenjanından dolayı stoch'u kullanamadı takım. sol kanattan bol neyi var fenerbahçe'nin afedersiniz? uğur boral ve caner erkin ne güne durur?
bu maçtan fenerbahçe'nin galip ayrılamamasının temel sebebi yıllardır oturtulmuş olan düzenin dışına çıkılmasıdır. aykut kocaman doğru düzene çok geç döndü ama o esnada bile sahada doğru oyuncular yoktu malesef.
kuddusi müftüoğlu denilen hakem müsveddesi hakkında ise tek kelime etmek istemiyorum. iyi bir hakem değil ve kesinlikle kötü niyetli olduğuna inanıyorum. bu sadece fenerbahçe için geçerli değil, yönettiği her maçta kaos var bu adamın.
fenerbahçe her şeye rağmen bu istekle ve iştahla oynamaya devam ettiği sürece benim adıma sorun yoktur. tabii ki takımın başarısı her şeyin üstünde, ancak bu tür puan kayıpları bazı mutlak doğruların bulunmasına yardımcı olacaksa buna uzun vadede eyvallah.
