"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayıp açıkçası ilkokul günlerimin kabusu olan sembolik merasim töreni gibi bir şeydi. Her gün, her sabah öğretmen bana okutucak diye korkardım. Elbette bugün andımız'ın etrafında dönen tartışmalar benim çocuk korkularımın çok ötesinde...
Ben bu tartışmayı ortaya rahmetli Necmettin Erbakan'ın da attığını hatırlıyorum. Belki güneydoğudan oy almak içindi ama o zaman dediği "Sen Türk'üm, doğruyum, çalışkanım diye bağırırsan beriki de gelir "Ben de Kürd'üm, daha doğruyum, daha çalışkanım der" demişti... Bulunduğumuz yerden o insanları anlamak belki çok kolay değil ama Mardin dağlarında Türkçe bilmeyen bir köyün dağlarına "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılmış olduğunu gördüğümde de bana saçma gelmişti. Bırakın okumayı yazmayı Türkçe konuşmayı bile bilmeyen bir ahalinin karşısına bu yazıyla çıkmak gıcıklık gibi bir şeydi...
Şimdi bu sebepten Andımız'ı değiştiremeyeceklerini düşünüp Türk'ün tanımını değiştirmeye çalışıyorlar. "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde doğan, yaşayan ve kendini Türk olarak hisseden herkese Türk denir" diyorlar. Değil tabi... Ya hissetmiyorlarsa...
Bence de bu aşırı milliyetçilik kokan uygulamayı kaldırmalı ya da değiştirmeli. Şahsi fikrim insanları çocuk yaşta bu şekilde dolduracakları yerde günün gerektirdiği bilgileri öğretsinler, kültürel bir şeyler aşılasınlar. Yanlış bir yöne kayıyoruz son sürat.
Ama... Bir de şu var ki; değneğin diğer boklu ucu! Andımız kaldırıldı diyelim... Bu yetecek mi? Bu tatmin edecek mi bazı grupları. Yoksa bu sadece başlangıcı mı?
Andımız her ne kadar bazı grupların duygularını incitiyor olsa da asla bu amaca hizmet için de oluşturulmadı.
Zira içinde sadece "Türk'üm" ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" lafları geçmiyor.
"Yasam: küçükleri korumak, büyükleri saymak" sözleri de geçer...
Bunların altında herhalde hiç bir militarist anlam aranmaz. Bunlar herkesin çocuklarına yaşamları boyunca sayısız kez söylediği bir tembih sözleridir.
Bir de şu var:
Bakış açımızı mı değiştirmemiz gerek acaba?
Bize burada andımız'dan rahatsız olan kesimin kürt çevreler olduğunu göstererek hedef mi şaşırtıyorlar acaba?
Zira...
"Ey bugünümüzü sağlayan Ulu Atatürk, çizdiğin yolda, gösterdiğin hedefte, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim" laflarını da bir hazmedememezlik olmasın sakın...
Zira daha düne kadar devlet dairelerinden, sınıflardan Atatürk resimlerinin kaldırılması için de zarf atmıştı bu hükümet...
içinde Atatürk geçen, onun gösterdiği yollardan alıp çekmenin yattığı bir planın bir ayağı olmasından da kıllanıyorum açıkçası.
"Yükselmek ve ileri gitmek" bu iktidarın seçmenlerinden çok da arzuladığı bir hedef değil çünkü...