burcu, sen
sen
milyonlarca öpücüğün ba$ladığı yerde uyursun
içinden jetler geçen bulutun yırtılan beyazlığında
haklı bir kavganın ortasında alınan solukta
ve çiçekleri doyuran gün ı$ığında
burcu, sen
sen
kötü dü$lerin sevgiyle onarıldığı yerde uyursun
babasının annesini dövdüğü gece
ödevini yapamayan çocuğun
öğretmenin kar$ısında döktüğü gözya$ında
ve karde$ yüzleriyle dolu anılarında onun
burcu, sen
sen
a$kın sonsuzluğu ikiye böldüğü yerde uyursun
utangaç bir kızın
ilk sevi$mesinde
saçlarıyla örtmeye çalı$tığı meme uçlarında
ve yastığın yere dü$en yorgana anlattığı erotik masalda
burcu, sen
sen
kapılarından kayıklarla geçilen kıyı kentlerinde uyursun
içine ip merdivenlerin sarkıtıldığı uçurumlarda
bir ku$un ilk uçu$undan sonra konduğu dalda
ve bir aynada
ya$lı bir kadının
ölmeden önce
yeniden güzelle$en yüzüne
son kez baktığı
burcu, sen
sen
ekmekle suyun çalınmadığı yerde uyursun
sıçrayıp durduğu çayırda, küçücük bir tayın
duvarların yıkıldığı bahçelerde
ve iyile$tiği yerde yaralı bülbülün
burcu, uyandığında sen
gözlerinin rengi denizleri tanımlar
ve yüreğini tamamlar a$k
kalabalığın içinde sallanan
beyaz eldivenli bir el gibi
