tan gazetesi

entry18 galeri
    9.
  1. geçmişini bilmeden birilerine , demokrasi ve özgürlük dersi verenlere kapak niteliğinde bir hatırlatmadır

    4 Aralık günü CHP istanbul il Başkanlığı tarafından örgütlenen faşistler, ellerinde demir çubuklar, baltalar ve kırmızı boyalar olduğu halde Tan Matbaası'na doğru yürüyüşe geçtiler. Güruhun içinde Süleyman Demirel, bir dönem bakanlık da yapan Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Birgit, yine eski CHP'li bakanlardan Ali ihsan Göğüs ve Ergenekon davasında yargılanan Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ilhan Selçuk da bulunuyordu. Baskının nasıl gerçekleştiği, Zekeriya Sertel'in anılarında anlatılmaktadır:

    "4 Aralık 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar. Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar. Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. içindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle (Serteller nerede?) naralarıyla bizleri aramaya koyuldular. Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve sonra önlerine katıp sokaklarda (işte kızıllar,) diye sergilemekti."
    (Hatırladıklarım, Zekeriya Sertel, Remzi Kitabevi, 2000)

    Faşist güruh daha sonra Sabahattin Ali ve Cami Baykurt'un sahibi olduğu 'La Turquie' gazetesini de tarumar ettikten sonra Kadıköy'e geçip Serteller'in evini basmaya kalkıştı. Artık Sertel çifti için değil Tan gazetesini çıkarmak, Türkiye'de yaşama imkânı kalmamıştı.

    -------------
    Görüşler Dergisi'nin yazarlarından Aziz Nesin, üç yıl sonra "Ey Türk Faşisti" başlıklı yazısıyla baskını şöyle kaleme aldı:
    "Ey Türk Faşisti! Birinci vazifen Türk matbaalarını yıkmak, makineleri ısırmak, demirleri dişleyip duvarlara saldırmaktır. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli, gazeteleri çamurlara serip üzerinde ağzın köpürünceye kadar tepinmektir. Bu temel partinin hazinesidir. Bir gün nümayiş yapmak için emir alırsan, bütün polisleri yanı başında bulacaksın.

    Meydanlarda, kitaplarını yaktığın, namuslu insanlar, bütün dünyada eşi emsali görülmemiş şekilde işkenceye tabi tutulabilir. Emniyet müdürlüğümüzde dövülebilir. Demir Ahmet tarafından sövülebilir. Bütün malları mülkleri zapt edilmiş matbaaları yıkılmış, gazeteleri kapatılmış, evleri tarumar edilmiş, çoluk çocuğu dağıtılmış, haneleri işgal, kendileri perişan edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere Amerika'dan borç dahi alınabilir. Hatta bu borç alınan paralar ziyafetlerde yenilebilir.

    Ey faşist yumurcakları! işte bu ahval ve şerait içinde dahi bütün bu yapılanları kafi görmeden, vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta, Halk Partisi"nin ambarlarında mevcuttur."

    kaynak : marksist.org
    1 ...