sanatçı ve bir fikir adamı ahmet safak merzifonlu'yu anlatıyor :
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir kitabında efsunlu bir belde olarak tasvir ettiği Bursa'nın ardından Amasya'nın şirin ilçesi Merzifon'a gitmiş ve harika bir konseri daha gerçekleştirerek zamana bir güzellik ilmiği daha atmıştık. Merzifon'un bende yeri biraz başkadır. Geçtiğimiz yıllarda Viyana'da verdiğim bir konser esnasında Karlberg tepesine de çıkmış ve ikinci Viyana Kuşatmasının talihsiz kumandanı Kara Mustafa Paşanın karargâhını gezmiştim. içimin burkulduğunu, hatırladıkça ürperdiğimi itiraf etmeliyim. Karargâhın devasa, ahşap cümle kapısı hala durmakta ve Kara Mustafa Paşa'nın metruk kışlasından yayılan hüzün sizi tesiri altına almaktadır. Kışlanın ortasına bir zafer nişanesi gibi yaptırılan Leopold Kilisesi kuşatmanın beyhudeliğini fısıldasa da koca bir orduyu istanbul'dan Viyana'ya taşıyan iradenin aziz hatırası önünde fikrinizi değiştirmeniz her zaman mümkündür. Merzifon'un bu yiğit evladı,biraz da sarayın temeline yapışmış devşirme saltanatının gadrine uğrayarak kuşatmayı zafere dönüştürememiş ve ağır kayıplar vererek Belgrad'a çekilmiştir.Sonrası malum,devşirme suikasti ve yağlı kemende uzatılan bir yiğit baş..Ben Osmanlı'da varolan bu tevekküle her zaman saygı duymuşumdur.Osmanlı imparatorluğu içinde kurucu irade olan Türkmen yönetici geleneğindeki bu tevekkül dünya politik tarihinde ayrıca ele alınması gerekli bir zaman dilimidir.Elindeki mevcut orduyla istanbul'a yürümesi mukadder ve sarayı perperişan edecek bir kudretin sahibi iki dilsiz bostancıya kendini teslim ediyor.Abdestini alıp kıbleye dönerek emaneti sahibine yani Allaha iade ediyor.