r. dedem takke işiyle uğraşırdı. (üzgünüm ikizlere değil, hacılara)
yedi yaşındaki kardeşim bunlardan birini alıp küçük kafayı örtecek biçimde malum yerine tuttu. ben de o an ne düşündüysem fırsat bu fırsat dedim ve durumu dedeme raporladım.
dedem, kısa ve net:
- "e oraya da lazım takke."
ben dumur oldum tabii moda tabirle. dede hacı adam, sakallı filan.
ancak dersi de çıkardım. ondan sonra bir ikinci olayım yoktur.
mesela yatılı lisede etüt başkanıyım. e haliyle sınıfta konuşan oluyor, normal değil mi bu. hoca geldi sınıfa elinde değnekle.
hoca: kimler konuşuyor bu sınıfta? ... başkan sana diyorum o konuşanlar kimdi?
ben: kimse konuşmuyor hocam.
hoca: yalan söyleme, sesiniz koridordan geliyordu.
ben: başka sınıftan geliyordur.
hoca: bana isim ver.
ben: kimse konuşmadı burada hocam.
ve nihayet faturası dört sağlam sopa ve başkanlıktan azil.