orduya haddini bildirmek bilmem kaç senedir kimseye mümkün olmamıştır. Olmayacaktır da. Dışarıdaki düşmanlarımızdan daha fazlası içerimizde olduğu için utanıyorum. Onlarda bizim milletimizin çocukları. Atalarımız bir. Ama bunu görmeyecek kadar andaval insanlar mevcut ki, ordunun halen yanlış yerde olduğunu söylüyorlar.
Ordunun haddini bildirmek kimseye düşmemişken size mi düşüyor? Askerlerini haksız yere içeri atmakla haddini bildirebilir misiniz siz bu ordunun? Her bir neferine milyonlarca şey borçluyken, klavyenizin başında, elinizde kahvenizle klavye delikanlılığı yapmak bu olsa gerek. Lanetlemek de yetmiyor.
Yetmiyor, kafi değil. Ama lanet olsun sizi doğuran annelere, tohumunu size veren babalara. Lanet olsun size.
Kafanız öylesine çürümüş ve küflenmiş ki, halen ordumuzun, cumhuriyetmizin yegane bekçileri olduğunu göremez vaziyettesiniz. Ordu ve anayasa olmadan yaşamak gerekir siz örümcek beyinli ahmaklara göre.
Şehit haberi duyduğunuzda seviniyorsunuz değil mi içten içe. "işte! Orduya bok atmak için bir neden daha."
Öylesine çirkefleşmişsiniz ki artık, dünyadaki bütün bilgiler bile içinizdeki cehaletin karanlığını söküp atmaya yetmez. Yetmiyor.
Yetmiyor!
Yetmiyor sizlere verilen özgürlükler. Bunları ordumuza söylemek gibi harika bir özgürlüğünüz var devlet tarafından korunan. Ordumuz nerede duracağını bilmeseydi şuan kim bilir kimin çocuğu olurdunuz esir olarak. Sömürülerek. Sömürülmeye öyle açıksınzı ki, varsa bile kullanmıyorsunuz o beyninizi.
Ordu nerede duracağını gayet iyi bilmektedir. Ordumuz laik, sosyal, hukuk devleti olan Türkiye cumhuriyetinin korunmasında taraftır, taraf olacaktır. Bu vazifesi doğrultusunda kayıplar vermiştir. Askerlerimiz bu vazife uğruna gerek şehit olmuşlardır gerekse hapislerde suçsuz yere, kumpasa getirilerek yatmışlardır. Yatarız. Ben de yatarım, o da yatar, biz de yatarız.
Ama sen ey cahillerin cahili. Senin için durum çok daha yaş.
Gün gelip hesap döndüğünde kıçını sokacak delik ararsın da başka birşeye sokarsın. işte o gün paçaların tutuşarak orduyu ararsın.