sn. başbakan ın etrafında aklı başında olan bir insan olsa bu durumlar olmaz. dış politika ve siyasi-ekonomik gerçekler ışığında yönetici olanlar duyguları ile değil aklı ile hareket eder. burada eleştiri veya saptamaları objektif olarak yapmalıyız.
uluslar arası ilişki okuyan veya siyasal bilimlere hazırlık okuyan öğrencinin yapmayacağı hataları dış politikada yapıyoruz. örn; israil de elçilik görevi olarak ki, elçilikte mevkisi-sorumluluğu ne olursa olsun bir insan tc devleti adına görüşmeye gider iken ibranice bilmesi bilmese bile yanına tercümanı alması gerekir. bu insan oradaki kültürü de bilmeli ve yapılan hareketin aşşağılama veya diplomatik nezakete uygunluğunu görebilmeli. gazeteciler uyarmasa oradaki rezalet video sitelerine düşecek cinsten di.
aynı şekilde başbakan bu ödül olayında tavrını koymasa-koyamasa bile, ödülün verilmesinde etkin olan insanın akrabaları devreye sokularak yabancı basın aracılığı ile bir protesto ve hükümet-dış işlerinden 1-2 bürokrat katılımı ile basın açıklaması yapılabilir di.
daha da amiyane bir örnekleme gerekir ise; istenmeyen misafire ev sahibi yerine küçük çocuğun ''neden evimize geliyorsun'' tepkisi tarzında bir yaklaşım yapılabilirdi. sorunu siyasi arenada değil ahlak kuralları çerçevesinde akıl yürüterek tartışmalıyız. çoğu olumsuz örnekleri sıralayabiliriz ama en önemli neden ülkemizde işe göre adam değil adama göre iş seçme hataları ile diyet borcu-biat kültürü ve kendi siyasi düşüncemize göre adam seçme olduğunu gizleyemeyiz.