otuzuncu sûre olarak rûm sûresinin otuzuncu âyeti, resûl-i ekrem aleyhissalâtu vesselamın şahsında bütün müminlere hem bir davet, hem bir müjde yüklüdür.
âlemlerin rabbi, peygamberin şahsında müminlere sen yüzünü hanîf olarak dine çevirallahın fıtratına ki, o insanları bu fıtrat üzere yaratmıştır. allahın yaratmasında bir değişme bulamazsın. işte dosdoğru din budur. fakat insanların çoğu bilmezler.buyurur; ve sonra, yüzümüzü hanîf olarak dine çevirmenin nasıl gerçekleşeceğini gösterir.
ebu hureyre radıyallahu anhın rivayet ettiği meşhur hadis, tam da bu gerçeğe dikkat çeker. hadisin bildirdiğine göre, efendimiz aleyhissalâtu vesselam bir keresinde her çocuk fıtrat üzerine doğar buyurduktan sonra, bu sözünü teyid için ashâbına şu âyeti okuyun demiş ve rûm sûresinin 30. âyetini okumuştur. her çocuk fıtrat üzere doğar buyuran kudsî nebinin âyeti okuduktan sonra söylediği söz ise şu şekildedir: çocuğu anne ve babası yahudileştirir veya hıristiyanlaştırır veya mecusîleştirir. tıpkı hayvanın doğurunca, azaları tam olarak yavru doğurması gibi. siz kesmezden önce, kulağı kesik olarak doğmuş hayvana rastlar mısınız? (buhârî, cenâiz 80, 93; müslim, kader 22; muvatta, cenâiz. 52; tirmizî, kader 5; ebu dâvud, sünnet 18.)
başka bir rivayette ise, peygamber aleyhissalâtu vesselamın, doğan hiçbir çocuk yoktur ki, konuşmaya başlayıncaya kadar şu din üzere olmasın buyurduğu bildirilmektedir.
bu ikinci rivayetin fıtrat ile islâmın denkliğine dikkat çekmesi dolayısıyla, türkçe metinlerde ilk hadisin ilk cümlesi genellikle her çocuk islâm fıtratı üzere doğar diye çevrilmiştir. halbuki, hadisin aslı bu değildir; ve bu izah veya yorum hadisteki asıl vurgunun gözden uzak kalmasına sebebiyet vermektedir.
gerçekte, her iki hadisin ve elbette hadisin kendisine atıfta bulunduğu rûm sûresi âyetinin bildirdiği üzere, bütün insanlar için değişmez tek bir fıtrat sözkonusudur ve o fıtrat da islâma, kurâna birebir denk düşmektedir. yoksa, bir islâm fıtratı, yahudi fıtratı, hıristiyan fıtratı diye ayrı fıtratlar sözkonusu değildir.
ve hadisin gösterdiği üzere, anne-baba eğer çocuğun yaratılmış olduğu bu fıtratı bozmaz, tahrip etmez yahut dumura uğratmaz ise, çocuğun islâm üzere başlayan hayat yolculuğunu islâm üzere sürdürmesi mukadderdir. nitekim, hadis çocuğu anne babası yahudileştirir, hıristiyanlaştırır veya mecusîleştirir dediği halde, çocuğu anne babası müslümanlaştırır dememektedir.
demek ki, her çocuk, fıtratına hariçten bir müdahele sözkonusu olmadığı takdirde hakikati bulur ve hakka teslim olur bir vaziyettedir. anne babaya düşen ise, çocuğu müslümanlaştırmak değil, zaten müslüman, zira fıtrat üzere doğan çocuğun bu saf hal üzere kalmasını sağlamak.