Cebir kelimesinin, hem kırıkları onarmak, hem de zorla iş yaptırmak, mânâsına gelmesi enteresandır. Demek oluyor ki, Allah'ın cebri, ya bir hekimin hastasına uyguladığı bir cebir yahut âdil bir hükümdarın zalimleri zorla hapse sokmasındaki cebri gibidir.
Semada yıldızlar kendi iradeleriyle değil Allah'ın cebri ile şu mevcut nizamı almışlardır. Kâinatın küçük bir misali olan insanın da, bütün organlarının şekilleri, vazifeleri, bedendeki yerleri, yine cebir ile tayin ve tespit edilmiştir. Ama ilâhî hikmet, bu dünya imtihanında insana bir irade bahşetmiş ve ihtiyarî fiillerde onu serbest bırakmıştır. Fakat, emrine isyan edenleri cebri ile Cehennemine sokacağını da önceden haber vermiştir.
Cennet ve Cehennemin yolları cebir ile tayin edilmiştir. Yani neyin helâl neyin haram olduğunu Allah bizzat tayin ve tespit etmiştir. Ama, doğru ve yanlıştan, Cennet ve Cehennemden dilediğini seçmekte insanı serbest bırakmıştır.